Yaşamın üçte biri uykuda geçiyor. Uyku, yorulan ve yıpranan sinir sisteminin bakıma alındığı bir dinlenme dönemi. Bu süreç boyunca, gün içinde öğrenilenler ayıklanıp depolanıyor. Beyin bir sonraki güne hazırlanıyor. Yetişkin bir insanın günlük uyku gereksinimi yedi sekiz saat kadar. Ancak bu süre kişilere göre önemli değişiklikler gösteriyor. Kimileri günde üç saat uykuyla sağlıklı ve zinde bir yaşam sürdürüyor. Bazılarıysa günde sekiz dokuz saat uyudukları halde kendilerini dinlenmiş hissedemiyorlar. Bazı araştırmacılara göre, sıkıntılı ve karamsar kişiler daha çok uyuyor. İyimser ve canlı kişilerse uykuya daha az gereksinim duyuyor. Az ya da çok herkesin uykuya gereksinimi var. Uyumadan sağlıklı bir yaşam sürdürmek olanaklı değil. Laboratuvar çalışmaları uzun süre uykusuz bırakılan kişilerde önemli ruhsal ve bedensel sorunlar ortaya çıktığını gösteriyor. Altmış saat uykusuz kalan kişilerde boyun kaslarında güçsüzlük ve ellerde titreme görülüyor. Kişi sendelemeye ve sallanmaya başlıyor. Doksan saati aşan uykusuzluk durumundaysa kişinin gözüne hayaller görünmeye başlıyor, içinde bulunduğu zamanı ve nerede olduğunu bilemez hale geliyor. Bu belirtiler bir iki gün uyumakla geçiyor. Bu denli önemli bir mekanizmada meydana gelen bozukluk ve aksaklıklar doğal olarak kişinin yaşamını ciddi biçimde etkiliyor. Dolayısıyla, uyku bozuklukları ve bunların tedavileri son yıllarda üzerinde en çok araştırma yapılan alanlardan birisi.
Söz konusu bozukluklar iki gruba ayrılıyor.
1. Uykunun miktarı ve kalitesiyle ilgili sorunlar Bu sorunlardan birisi uykusuzluk. Uykusuzluk, uykuya dalma güçlüğü, gece sık sık uyanma, sabaha karşı uyanma ve bir daha uyuyamama şeklinde olabiliyor. Bazen de kişi uyuduğu halde kendisini uykusunu alamamış ve dinlenmemiş hissediyor. Uykusuzluğun nedenleri arasında ruhsal bozukluklar önemli bir yer tutuyor. Örneğin depresyon uykusuzluğun en sık görüldüğü durumlardan birisi. Aşırı çay ve kahve tüketimi bir başka uykusuzluk nedeni. Uzun süre kullandıktan sonra alkolü bırakmaya çalışan kişilerde uykusuzluk ortaya çıkabiliyor. Kalp ve akciğer hastalıkları da uykusuzluğa yol açabiliyor. Bazı kişilerdeyse uyku bozukluğunu açıklayacak hiç bir neden bulunamıyor. Uykunun miktarı ve kalitesiyle ilgili diğer bir sorun aşırı uyku. Aşırı uykunun değişik tipleri var. Bazen kişi uykudan uyanmakta zorluk çekiyor. Uzun süre uyumuş ve uykusunu almış olmasına karşın gözlerini bir türlü açamıyor. Başkalarının yardımıyla güçlükle uyandırılabiliyor. Bu durumun tıp dilindeki adı 'uyku sarhoşluğu'. Bazılarıyla, gündüz vakti olur olmaz yerlerde kıvrılıp uyuyakalıyor ve gürültülü bir şekilde horlamaya başlıyorlar. Aşırı uykunun en dramatik tipiyse 'narkolepsi' olarak adlandırılan uyku bozukluğu. Bu kişiler en olmayacak anlarda birden uykuya dalıp oldukları yere yığılıveriyorlar. Yine bu kişilerde uykuya dalarken hayaller görme ve kendini felç olmuş gibi hissetme yakınmaları sık görülüyor. Bazen de sorun uykunun miktarı ve derinliğiyle değil ritmiyle ilgili. Uyku ile uyanıklık arasındaki gidiş gelişlerin insan bedenindeki bir biyolojik saat tarafından yönetildiği biliniyor. Bazı kişilerde bu biyolojik saatin bozulmasına bağlı olarak uyku düzeni değişiyor. Sabaha karşı uykuya dalıyor ve akşamüzeri uyanıyorlar. Söz konusu ritm değişikliği uzun süreli uçak yolculuklarından sonra ya da gece vardiyasında çalışan kişilerde görülebilidiği gibi, hiç bir görünür neden olmadan da ortaya çıkabiliyor.
2. Uyku sırasında yaşanan anormal olaylar Uyku sırasında yaşanan tuhaf olaylar arasında en iyi bilineninin uyurgezerlik olduğunu söyleyebiliriz. Bu konu yıllardır karikatür ve fıkralara konu olmayı sürdürüyor. Uyurgezerlik uykunun ilk birkaç saati içinde ortaya çıkıyor. Kişi, yatakta oturma, kalkıp dolaşma, giyinme, yemek yeme gibi davranışlarda bulunabiliyor. Bu davranışlar sırasında yüzü donuk. Tek bir noktaya bakarak hareket ediyor ve bu sırada sözel ilişki kurmak genellikle olanaksız. Çocuklarda sık erişkinlerde ise çok ender görülen bir bozukluk. Sık sık korkulu düşler gören ve kan ter içinde uyanan kişilerin sorunlarıysa biraz farklı. Bu korkulu düşler gece boyunca bir kaç kez tekrarlayabiliyor. Çocukluk çağında yaşandığında genellikle kısa sürede düzelme eğiliminde olan bu bozukluk erişkinlerde kalıcı bir sorun haline gelebiliyor. Diğer bir bozukluk 'uykuda korku nöbeti'. Kişi, bir rüya görmediği halde birden büyük bir korkuya kapılıyor ve haykırarak uyanıyor. Korku ve paniğin yanısıra çarpıntı, terleme, derin nefes alamama duygusu bu tabloya eşlik ediyor. Bu bozukluk genellikle ilkokul çağlarında başlıyor ve çocukluk dönemi biterken ortadan kayboluyor. Uykuda diş gıcırdatma sık görülen diğer bir sorun. Sorulduğunda, her on kişiden birisi uykusunda diş gıcırdattığını söylüyor. Kimileri böyle bir sorunları olduğunu birlikte uyuduğu kişilerden öğrenmiş. Bazılarıysa, dişlerinde sürekli gıcırdatmaya bağlı olarak oluşan aşınmalar nedeniyle diş hekimleri tarafından uyarılmışlar. Uykuda diş gıcırdatma, bazı kişilerde stresli dönemlerde belirginleşiyor. Kadınlarda, adet dönemleriyle bağlantılı dalgalanmalar gösterebiliyor. Bazen de hiç bir etkenle ilişkisi saptanamadan sürüp gidiyor. Horlama da uyku sırasında yaşanan anormal olaylar arasında sayılabilir. Horlama, yanlızca horlayanı değil birlikte uyduğu kişiyi de etkileyen bir sorun. Bazen ağız, boğaz ve solunum yollarındaki bozuklukların işareti olabildiği gibi, hiç bir nedene bağlanamadığı durumlar da az değil. Uyku bozukluklarında tedavi Uykusuzluğun tedavisinde kullanılan çok sayıda ilaç var. Ancak bu ilaçların bazı yan etkileri olduğu için uykusuzlukta ilaç tedavisi için pek aceleci davranılmıyor. Örneğin, bu tür ilaçlar alışkanlık yapabiliyor ve kesildiklerinde geri tepme nedeniyle daha ciddi bir uykusuzluk sorununa yol açabiliyorlar. Ayrıca, birçoğunun ertesi gün de devam edebilen bir uyku haline ve sersemlik duygusuna yol açtığı biliniyor. Dolayısıyla, uykusuzluk tedavisinde ilaç kullanımı bir son çare olarak görülüyor. Önce, basit bazı öneriler yoluyla kişinin uyku alışkanlıklarının düzeltilmesine çalışılıyor. Eğer başarı sağlanamazsa ilaç kulanılıyor. Aşırı uykunun ve uyku sırasında yaşanan anormal olayların tedavisi ise daha karmaşık. Bu durumların bir çoğunda, kişinin tedaviden önce bir uyku laboratuvarında incelenmesi öneriliyor. Daha basit bir sorun olan horlamadaysa, sırt üstü yatmaktan kaçınılması, kilolu kişilerin zayıflamaları ve ağız, boğaz ve solunum yollarının sinüzit, genizeti ve allerji yönünden değerlendirilmesi öneriliyor.
UYKUSUZLUK ÇEKENLERE ÖĞÜTLER
Geceleri herhangi bir nedenle geç yatsanız bile sabahları vaktinde kalkıp güne başlayın. Gündüz uyumayın Akşam yemeğinden sonra, alkol, çay, kahve sigara ve kolalı içkilerden uzak durun. Yatağa girme saatinden önceki iki saat boyunca ağır egzersizlerden kaçının. Yatak odasını uyku ve cinsel ilişki dışındaki eylemler için kullanmayın. Örneğin, yatak odasında televizyon seyretmeyin. Akşamları ağır yemekler yemeyin. Yatağa girdikten sonra uyku tutmazsa kendinizi uyumak için zorlamayın. Yataktan kalkıp aşırı efor gerektirmeyen bir işle uğraşın. Örneğin kitap okuyun.
MİTOLOJİDE UYKU
Bir efsaneye göre, Gece tanrısı kendi başına iki oğul yaratır. Bunlardan birisi Uyku tanrısı Hipnoz, diğeriyse Ölüm tanrısı Tanatos'dur. Bu iki kardeş tanrı, Ozan Hesiodos'un dizelerine şöyle yansır: Orada oturur kara Gece'nin çocukları, Uyku'yla Ölüm, o korkunç tanrılar. Güneş onlara hiç çevirmez ışınlarını ne göklere çıkarken, ne inerken, biri dolaşır sırtında toprağın ve denizin tatlı bir huzur götürerek insanlara, ötekinin demirdendir yüreği, tunçtandır canı. Hipnoz, karanlık ve dumanlı bir mağarada yaşar. Unutkanlık ve kayıtsızlık ırmağının suları odasının içinden akar. Hipnozun iki oğlu vardır. Bunlar insanların düş görmesini sağlarlar.
UYKU VE YEME FİZYOLOJİSİ
İnsan ömrünün yaklaşık üçte biri uykuda geçer. Bu denli çok zamanımızı verdiğimiz uykunun gizemi ise antik çağlardan günümüze değin hala çözülememiştir. Eğer "neden uyuruz" sorusunun yanıtı "yorulduğumuz için" olsaydı, ritmik ve belirli bir düzende değil, yalnızca yorgun olduğumuzda uyurduk. İncelemeler, uykunun pasif değil dinamik bir süreç olduğunu, hızlı göz hareketleri (rapid eye movements, REM) evresi ve bunun dışındaki evrelerden oluştuğunu ortaya konmuştur. Bu evreler tüm uyku süresince birbirini izler. REM evresinde gözler hızla hareket eder, solunum ve kalp atışları düzensizleşir. Bu evrede gördüğümüz rüyaları çok daha iyi anımsarız. Uyku evreleri ve bu sırada ortaya çıkan solunum, kalp, beden ısısı, kaslar ve gözlerle ilgili değişikliklerin tümü beyin kabuğu ve beyin sapında bulunan sinir hücresi grupları ve bunlar arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal bileşimler aracılığı ile yerine getirilir. Yeme davranışı, beyinde hipotalamus denen bir bölgenin düzenlediği ve uykuya benzer biçimde henüz tüm yönleriyle çözümlenememiş bir işlevdir. Beyinde bu bölgede bir hasar oluştuğunda aşırı yeme durumu ortaya çıkar. Sindirim sisteminden salgılanan kimyasal bir madde beyinde yeme merkezindeki kimyasal maddeleri etkileyerek iştahı azaltır. Şişmanlık ve iştahsızlıktan sorumlu mekanizmaların daha iyi anlaşılması bu kimyasal bileşimlerin arasındaki ilişkilerin çözümlenmesine bağlıdır.
uyku apnesi, horlama, uyku bozuklukları, uykusuzluk, yorgunluk, uyku apnesi nedir, gece apnesi, uykusuzluk, uyku bozuklukları, uyku apnesi tedavisi, uyku apnesi belirtileri, cpap cihazı, uyku apnesi tedavi, uyku apnesi tedavi yöntemleri,tedavi edilir belirtileri, uyku apne tedavi, uykusuzluk nedenleri, uykusuzluğun nedenleri nelerdir, uykusuzluk nedenleri tedavisi, uykusuzluk hastaligi, uykusuzluk hastalığı nedir, uykusuzluk nasıl yenilir, çocuklarda uykusuzluk nedenleri
Uyku Apnesi Olabilirsiniz!
Çok şiddetli horladığınız söyleniyorsa, sabahları yorgun uyanıyorsanız ve gündüzleri uyukluyorsanız uykuda solunum duraklamaları (uyku apnesi) sorununuz olabilir.
2 Mart 2011 Çarşamba
cpap cihazı kullanımı
Uyku Apnesi teşhisi kondugunda akabinde basınç miktarını belirlemek ve bu basınç miktarınında dikkate alınmasıyla otomatik veya manuel mi cpap cihazı verileceğine dair "titrasyon testi" dedikleri ikinci teste alınıyor ve yine hastanede/uyku laboratuvarında geceliyorsunuz.
Sonucta durumunuza göre uykuda solunumunuz durduğunda sizi ne kadarllık bir basınçla takviye edecek bir cpap cihazına ihtiyacınız olduğu tespit ediliyor.buna iliişkin raporda cihazın otomatik(gerektiğinde gerektiği kadar) mi manuel(sabit basınç üfleyen) mi olacağı, nemlendiricili olup olmayacağı belirtiliyor
Cihazların fiyatları 900 tl den 5000 tl ye kadar değişiyor. Çin ve tayvan malı olmayan cihaz alın deniyor
İlginçlik şurada; devlet(sgk) 500 küsur dolarlık (900 tl civarında) ödeme yapmasına rağmen siz 4000 tl lik cihazda alsanız cihjaz benim diyor, olurda iyileşirseniz kullanmayı bırakırsanız veya ölürseniz cihazı geri istiyor
Ben 3000 bin sen 900 tl ödedin dediğinizde olsun sen kullandın ver cihazı cihaz benim diyor. Bu çok sinir bozucu
Öte yandan raporu aldınız ve devletin sınırlı ödemesine talip oldunuz. Hangi ilin sgk na kayıtlı iseniz oradan "elimizde kullanılıp iade edilmiş 2.el cihaz yok, sıfır cihaz alabilirsiniz" yazısı almanız, cihaz varsa bu cihaz(ların) başka hastalara verilmesini beklemeniz akabinde bu yazıyı almanız gerekiyor.Şimdilik Türkiye çapında 2.el cihaz havuzu oluşmamış her il kendi bölgesinde/elinde cihaz olup olmadığına bakıyor şimdilik.
Yazıyı alınca istediğiniz cihazı medikal firmaların birinden alıyor (parasını siz ödüyorsunuz). Cihaz faturası ve raporla ve bahsettiğim yazıyla sgk na başvurup devletin katılım payının size iadesi şeklinde ödenmesini bekliyorsunuz
GELELİM CİHAZ VE MASKE SEÇİMİNE:
Cihazın sessiz çalışması, tercihan otomatik olması öneriliyor. Birde rampa meselesi var. Uykuya dalmadan önce mesela yarım saat hafif modda çalışıyorki siz uykuya rahat dalasınız
Para tuzağına düşmeden Hangi marka ve model cihaz alalım?
bu cihazı alan arkadaşlar memnun kaldılar mı acaba?
Maskedeki silikona benim alerjim varmış direk burna takılan bi model var onu önerir misiniz
her medikal firma sattığı markanın cihazını öneriyor
İstisnasız herkes(hastanede medikal firmalarda) cihazı kullanmaya başlayınca yeniden doğmuşsunuz gibi gelecek şeklinde iddialı cümleler kuruyor aslı var mı?
Sonucta durumunuza göre uykuda solunumunuz durduğunda sizi ne kadarllık bir basınçla takviye edecek bir cpap cihazına ihtiyacınız olduğu tespit ediliyor.buna iliişkin raporda cihazın otomatik(gerektiğinde gerektiği kadar) mi manuel(sabit basınç üfleyen) mi olacağı, nemlendiricili olup olmayacağı belirtiliyor
Cihazların fiyatları 900 tl den 5000 tl ye kadar değişiyor. Çin ve tayvan malı olmayan cihaz alın deniyor
İlginçlik şurada; devlet(sgk) 500 küsur dolarlık (900 tl civarında) ödeme yapmasına rağmen siz 4000 tl lik cihazda alsanız cihjaz benim diyor, olurda iyileşirseniz kullanmayı bırakırsanız veya ölürseniz cihazı geri istiyor
Ben 3000 bin sen 900 tl ödedin dediğinizde olsun sen kullandın ver cihazı cihaz benim diyor. Bu çok sinir bozucu
Öte yandan raporu aldınız ve devletin sınırlı ödemesine talip oldunuz. Hangi ilin sgk na kayıtlı iseniz oradan "elimizde kullanılıp iade edilmiş 2.el cihaz yok, sıfır cihaz alabilirsiniz" yazısı almanız, cihaz varsa bu cihaz(ların) başka hastalara verilmesini beklemeniz akabinde bu yazıyı almanız gerekiyor.Şimdilik Türkiye çapında 2.el cihaz havuzu oluşmamış her il kendi bölgesinde/elinde cihaz olup olmadığına bakıyor şimdilik.
Yazıyı alınca istediğiniz cihazı medikal firmaların birinden alıyor (parasını siz ödüyorsunuz). Cihaz faturası ve raporla ve bahsettiğim yazıyla sgk na başvurup devletin katılım payının size iadesi şeklinde ödenmesini bekliyorsunuz
GELELİM CİHAZ VE MASKE SEÇİMİNE:
Cihazın sessiz çalışması, tercihan otomatik olması öneriliyor. Birde rampa meselesi var. Uykuya dalmadan önce mesela yarım saat hafif modda çalışıyorki siz uykuya rahat dalasınız
Para tuzağına düşmeden Hangi marka ve model cihaz alalım?
bu cihazı alan arkadaşlar memnun kaldılar mı acaba?
Maskedeki silikona benim alerjim varmış direk burna takılan bi model var onu önerir misiniz
her medikal firma sattığı markanın cihazını öneriyor
İstisnasız herkes(hastanede medikal firmalarda) cihazı kullanmaya başlayınca yeniden doğmuşsunuz gibi gelecek şeklinde iddialı cümleler kuruyor aslı var mı?
respironics cpap cihazı
Uykusunda solunum düzensizlikleri olan hastaların, üst solunum yollarındaki tıkanmaların derecelerine göre, solunum yolunun sürekli açık kalmasını sağlayacak hava basıncını otomatik olarak tesbit edip, uygulayan bir cihazdır. Cihaz, diğer CPAP cihazlarında olduğu gibi, uyku apnesi olan hastalar tarafından, burun veya yüz maskeleri aracılığı ile uyku sırasında kullanılarak, uyku kalitesini ve kandaki oksijen seviyesini artırmaktadır.Yılların vermiş olduğu tecrübe ile üretilmiş olan ve uyku apnesi olan hastaların çok konforlu bir şekilde kullanabileceği bu cihaz, kolay kullanılma özelliği, hafif olması, hava akımı takibiyle çalışması nedeniyle şu ana kadar görmediğiniz bir kullanım rahatlığı sağlamaktadır.
Cihaz kullanımı sırasında uygulanan tüm basınçlar, horlama olayları, apne ve hipopne olayları ve hava akışındaki sınırlanmalar (flow limitasyon) cihaz üzerinde bulunan smart karta kayıt edilir. Bu kayıtların değerlendirilmesi ile cihazın uygulamış olduğu tedavinin etkinliği, doktorunuz tarafından kolayca takip edilebilir. Cihazın uygulamış olduğu tedavi ile ilgili analiz raporları, AHI (apne-hipopne indeksi) Encore Pro yazılımı aracılığı ile oluşturulmaktadır.
REMstar Auto cihazı, hastaların tedavisinin yanısıra, Uyku Laboratuvarlarında hastaların CPAP tedavisine uyumunun anlaşılması ve basınç tesbitinin otomatik veya manuel olarak yapılması için kullanılan bir cihazdır. Online CPAP titrasyonu için , Sleeplink adaptörü, AOM arabağlantı modülü ve bir adet PALM tipi cep bilgisayarına yüklenen AOM yazılımına sahip olmanız yeterli olacaktır. Basınç tesbitinin otomatik olarak yapılmasını yeterli görmeniz halinde ise Encore Pro yazılımı ve smart kart okuyucu ile birlikte kullanmanız yeterlidir
Cihaz kullanımı sırasında uygulanan tüm basınçlar, horlama olayları, apne ve hipopne olayları ve hava akışındaki sınırlanmalar (flow limitasyon) cihaz üzerinde bulunan smart karta kayıt edilir. Bu kayıtların değerlendirilmesi ile cihazın uygulamış olduğu tedavinin etkinliği, doktorunuz tarafından kolayca takip edilebilir. Cihazın uygulamış olduğu tedavi ile ilgili analiz raporları, AHI (apne-hipopne indeksi) Encore Pro yazılımı aracılığı ile oluşturulmaktadır.
REMstar Auto cihazı, hastaların tedavisinin yanısıra, Uyku Laboratuvarlarında hastaların CPAP tedavisine uyumunun anlaşılması ve basınç tesbitinin otomatik veya manuel olarak yapılması için kullanılan bir cihazdır. Online CPAP titrasyonu için , Sleeplink adaptörü, AOM arabağlantı modülü ve bir adet PALM tipi cep bilgisayarına yüklenen AOM yazılımına sahip olmanız yeterli olacaktır. Basınç tesbitinin otomatik olarak yapılmasını yeterli görmeniz halinde ise Encore Pro yazılımı ve smart kart okuyucu ile birlikte kullanmanız yeterlidir
cpap cihazı
CPAP artı hava yolu basıncını, rahatsız etmeden üfürerek ve bunu bir maske içinden genellikle buruna vererek uykuda üst hava yollarını açık tutmayı sağlayan tedavi şeklidir.
Solunum düzene girer.
Horlama biter
Dinlendirici uyku temin edilir.
Oksijen seviyesi normalleşir.
CPAP cihazının kullanılabilmesi için hastanın burnunda önemli bir tıkanıklık bulunmamalıdır. Cihazın verdiği basınçlar değişkendir, hastanın ihtiyacı ne ise cihaz ona göre ayarlanır. Hastaya gereken basıncın ayarlanabilmesi için tüm gece uyku testini takiben CPAP titrasyon testini yapmak gerekir. Hasta yine uyku laboratuarına alınır ve CPAP cihazı ile uyur. Solunumun normalleştiği basınçlar kaydedilir. CPAP cihazından alınacak memnuniyetin kalıcı olabilmesi için hasta hekim diyaloğunun devam etmesi , basınç ayarlarının takip edilmesi gerekir.Maskeler belli aralarla değiştirilmeli filtre bakımı yapılmalıdır
Solunum düzene girer.
Horlama biter
Dinlendirici uyku temin edilir.
Oksijen seviyesi normalleşir.
CPAP cihazının kullanılabilmesi için hastanın burnunda önemli bir tıkanıklık bulunmamalıdır. Cihazın verdiği basınçlar değişkendir, hastanın ihtiyacı ne ise cihaz ona göre ayarlanır. Hastaya gereken basıncın ayarlanabilmesi için tüm gece uyku testini takiben CPAP titrasyon testini yapmak gerekir. Hasta yine uyku laboratuarına alınır ve CPAP cihazı ile uyur. Solunumun normalleştiği basınçlar kaydedilir. CPAP cihazından alınacak memnuniyetin kalıcı olabilmesi için hasta hekim diyaloğunun devam etmesi , basınç ayarlarının takip edilmesi gerekir.Maskeler belli aralarla değiştirilmeli filtre bakımı yapılmalıdır
horlamada yeni tedavi yöntemi
Horlama Nedir?
Kısmi üst solunum yolu tıkanmasıdır. Esasen horlamayı herkes bilir, ancak horlama çok ciddi bir sorun olan uyku apnesinin ilk belirtisi de olabilir. Basit horlamada genelde gün içi aşırı uyku hali görülmemektedir. Keza solunumun durması ve oksijen düşmesi de gözlenmez. Horlamanın basit mi ya da komplike mi olduğu ancak uzman doktor muayenesi ve teşhisi ile olur.
BELİRTİLERİ
Uyku düzensizlikleri, horlamalar, yorgunluk, asabiyet, burun tıkanıklıkları, nefes alma hatta yutma bozukluklarına kadar değişen horlama ve uyku apne rahatsızlığına, bir takım alkol, obezite (aşırı kilo alma), ilaç kullanımı da eklenip durumu olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Burada genetik ve ailesel yatkınlıkta gözden kaçırılmamalıdır.
Unutmayın! Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Günümüzde horlamada sırasıyla medikal yeni ilaçlarla tedavi, yumuşak damak cerrahi girişimleri ve lazer horlama cerrahi teknikleri kullanılmaktadır. Uyku kesilmesi ya da apnesi yani uyku esnasında nefessiz kalıp uykunun bölünmesi olarak bilinen durumlarda bu tedavi oranları sanıldığı kadar yüksek başarı oranına sahip değildir. Artık gelişen teknoloji ve bilimin ürünü olan radyofrekans enerji tedavisiyle başarılı sonuçlar alınmaktadır. Kilo fazlası olup zayıflayan hastaların %80’inde horlamanın azalıp ortadan kalktığı görülmektedir.
Konu ile ilgili bazı tavsiyelerde bulunarak kilo vermek, güçlü kas yapısı için egzersiz yapmak, düzenli bir hayat sürmek, ilaçsız ve alkolsüz bir yaşam biçimi benimsemek horlamayı ortadan kaldırabilir.
Uyumadan 3 saat önce, yemek yemeyi bırakmak daha rahat bir uyku düzeni sağlar. Sırt üstü yatmaktansa yan yatmayı tercih edin. Pijamanızın sırt kısmına küçük bir şey (ping pong topu büyüklüğünde) dikerseniz sırt üstü yatmanızı engelleyebilirsiniz. Yatağınızın baş kısmını ayak kısmından 15-20 cm. kadar yukarıya kaldırın ya da birden fazla yastıkla uyumayı deneyin. Ancak bu tavsiyeler her uyku pozisyonunda horlayan hastalar için yetersiz kalmaktadır ve tedavinin ön plana çıkması gerekmektedir.
Bunun yanı ilaç tedavisi de bulunmaktadır. Bunların başında bir takım uyku verici ve sakinleştirici ilaçlar ya da burun tıkanıklığına bağlı durumlarda ise, nefes açıcı damla ve spreyler kullanılmaktadır. Fakat her ilaçta olduğu gibi uzun süre herhangi bir ilaç kullanımında sakınca ve yan etkilerini hesaba katmak gerekir. Yine tedavi ve yardım amacıyla kullanılan ağız ve burun sırtı aletler tavsiye edilse de pratik olarak pek kullanılmadığı saptanmıştır. Nazal yoldan yani burundan sürekli oksijenli hava basıncı uygulanmasında horlamayı ortadan kısmen kaldırsa da uygulanması zor ve kesin olmayan bir yöntemdir.
Cerrahi tedaviye gelecek olursak, horlamaya sebebiyet veren yapı ve yapılara uygulanmaktadır ve değişik tipleri vardır. Bunların başında horlamaya sebebiyet veren ki bilhassa çocuklardaki geniz eti ve büyük bademciklerin alınması gelir. Yetişkinlerde ise, burundaki kemik kıkırdaktaki eğriliklerin ortadan kaldırılması yani burun cerrahisi uygulanır. Yine yetişkinlerde yumuşak damak ve küçükdilden kaynaklanan durumlarda UPPP denilen damak – küçükdil cerrahi yöntemleri uygulanmaktadır. Teknik ekipman olarak bu tip ameliyatlarda lazer kullanıldığı da gözlenmiştir. Ancak bu tip lazerli ya da lazersiz cerrahi girişimlerde görülmüştür ki, ameliyat sonrası ağrı ve şikayet tekrar gelişmektedir. Artık RADYOFREKANS ENERJİ Tedavisiyle bir takım ağrı ve zahmetli ameliyat sonrası yaşam biçimi ortadan kalkmaktadır. Burada Radyofrekans Enerji Tedavi (RAUP) tekniği ile sarkık ve ince yapılı yumuşak damak ve küçük dilin neden olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Yanı sıra şişmiş burun eti, ya da konkaların küçülmesi, büyük fakat zararsız bademciklerin operasyonsuz küçültülmesi, büyük dil yapısının küçültülmesine radyofrekans enerjisinin KBB’deki kullanımı arasındadır.
Radyofrekans enerjisi ile hedef dokuda ısı oluşturarak hacim küçülmesi sağlanan cerrahi bir yöntemdir. Az miktarda enerji kullanımı ile uygulaması basit olan bu yöntemde, bazen 2-3 seans gerekmektedir. Bu girişim lokal anestezi ile hastanede kalmadan yapılır. Uygulandığı bölgeye göre, birkaç dakika içinde yapılabilir ve hasta aynı saat içinde evine gidebilir. Bu girişimlerin ilk seansta %65-70, ikinci seansta ise %80 kadar başarılı olduğu ve sonucun 1-2 haftada ortaya çıktığı gözlenmiştir.
Kısmi üst solunum yolu tıkanmasıdır. Esasen horlamayı herkes bilir, ancak horlama çok ciddi bir sorun olan uyku apnesinin ilk belirtisi de olabilir. Basit horlamada genelde gün içi aşırı uyku hali görülmemektedir. Keza solunumun durması ve oksijen düşmesi de gözlenmez. Horlamanın basit mi ya da komplike mi olduğu ancak uzman doktor muayenesi ve teşhisi ile olur.
BELİRTİLERİ
Uyku düzensizlikleri, horlamalar, yorgunluk, asabiyet, burun tıkanıklıkları, nefes alma hatta yutma bozukluklarına kadar değişen horlama ve uyku apne rahatsızlığına, bir takım alkol, obezite (aşırı kilo alma), ilaç kullanımı da eklenip durumu olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Burada genetik ve ailesel yatkınlıkta gözden kaçırılmamalıdır.
Unutmayın! Horlama nefes almanın tehlikeli biçimde kesilmesidir. Horlama komik değildir, umutsuz hiç değildir.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Günümüzde horlamada sırasıyla medikal yeni ilaçlarla tedavi, yumuşak damak cerrahi girişimleri ve lazer horlama cerrahi teknikleri kullanılmaktadır. Uyku kesilmesi ya da apnesi yani uyku esnasında nefessiz kalıp uykunun bölünmesi olarak bilinen durumlarda bu tedavi oranları sanıldığı kadar yüksek başarı oranına sahip değildir. Artık gelişen teknoloji ve bilimin ürünü olan radyofrekans enerji tedavisiyle başarılı sonuçlar alınmaktadır. Kilo fazlası olup zayıflayan hastaların %80’inde horlamanın azalıp ortadan kalktığı görülmektedir.
Konu ile ilgili bazı tavsiyelerde bulunarak kilo vermek, güçlü kas yapısı için egzersiz yapmak, düzenli bir hayat sürmek, ilaçsız ve alkolsüz bir yaşam biçimi benimsemek horlamayı ortadan kaldırabilir.
Uyumadan 3 saat önce, yemek yemeyi bırakmak daha rahat bir uyku düzeni sağlar. Sırt üstü yatmaktansa yan yatmayı tercih edin. Pijamanızın sırt kısmına küçük bir şey (ping pong topu büyüklüğünde) dikerseniz sırt üstü yatmanızı engelleyebilirsiniz. Yatağınızın baş kısmını ayak kısmından 15-20 cm. kadar yukarıya kaldırın ya da birden fazla yastıkla uyumayı deneyin. Ancak bu tavsiyeler her uyku pozisyonunda horlayan hastalar için yetersiz kalmaktadır ve tedavinin ön plana çıkması gerekmektedir.
Bunun yanı ilaç tedavisi de bulunmaktadır. Bunların başında bir takım uyku verici ve sakinleştirici ilaçlar ya da burun tıkanıklığına bağlı durumlarda ise, nefes açıcı damla ve spreyler kullanılmaktadır. Fakat her ilaçta olduğu gibi uzun süre herhangi bir ilaç kullanımında sakınca ve yan etkilerini hesaba katmak gerekir. Yine tedavi ve yardım amacıyla kullanılan ağız ve burun sırtı aletler tavsiye edilse de pratik olarak pek kullanılmadığı saptanmıştır. Nazal yoldan yani burundan sürekli oksijenli hava basıncı uygulanmasında horlamayı ortadan kısmen kaldırsa da uygulanması zor ve kesin olmayan bir yöntemdir.
Cerrahi tedaviye gelecek olursak, horlamaya sebebiyet veren yapı ve yapılara uygulanmaktadır ve değişik tipleri vardır. Bunların başında horlamaya sebebiyet veren ki bilhassa çocuklardaki geniz eti ve büyük bademciklerin alınması gelir. Yetişkinlerde ise, burundaki kemik kıkırdaktaki eğriliklerin ortadan kaldırılması yani burun cerrahisi uygulanır. Yine yetişkinlerde yumuşak damak ve küçükdilden kaynaklanan durumlarda UPPP denilen damak – küçükdil cerrahi yöntemleri uygulanmaktadır. Teknik ekipman olarak bu tip ameliyatlarda lazer kullanıldığı da gözlenmiştir. Ancak bu tip lazerli ya da lazersiz cerrahi girişimlerde görülmüştür ki, ameliyat sonrası ağrı ve şikayet tekrar gelişmektedir. Artık RADYOFREKANS ENERJİ Tedavisiyle bir takım ağrı ve zahmetli ameliyat sonrası yaşam biçimi ortadan kalkmaktadır. Burada Radyofrekans Enerji Tedavi (RAUP) tekniği ile sarkık ve ince yapılı yumuşak damak ve küçük dilin neden olduğu durumlarda kullanılmaktadır. Yanı sıra şişmiş burun eti, ya da konkaların küçülmesi, büyük fakat zararsız bademciklerin operasyonsuz küçültülmesi, büyük dil yapısının küçültülmesine radyofrekans enerjisinin KBB’deki kullanımı arasındadır.
Radyofrekans enerjisi ile hedef dokuda ısı oluşturarak hacim küçülmesi sağlanan cerrahi bir yöntemdir. Az miktarda enerji kullanımı ile uygulaması basit olan bu yöntemde, bazen 2-3 seans gerekmektedir. Bu girişim lokal anestezi ile hastanede kalmadan yapılır. Uygulandığı bölgeye göre, birkaç dakika içinde yapılabilir ve hasta aynı saat içinde evine gidebilir. Bu girişimlerin ilk seansta %65-70, ikinci seansta ise %80 kadar başarılı olduğu ve sonucun 1-2 haftada ortaya çıktığı gözlenmiştir.
uyku apnesi tedavi
Hastanin sikayetinin basit horlamami yoksa uykuda nefesin durmasiyla giden apne mi, apne ise derecesi saptanmalidir. Yapilacak endoskopik muayenede daralmalarin hangi bölgelerde yogunlastigi ve ne kadar etkili oldugu izlenir. Boyun, çene yapisi gibi solunum yolunda darlik yaratacak faktörler bütün bulgularla birlestirilerek hastaya bir tedavi plani hazirlanmalidir. Sonuçlara göre basit horlama sonucuna ulasilmissa bunun pozisyonla ilgisi arastirilmalidir. Sirt üstü pozisyonda horlamanin ve apnenin siddetlendigi bilinen bir gercektir. Sadece bu pozisyonda olusan bir horlamada sirta uygulanacak bir cep içine tenis topu koymak gibi basit bir önlemle bile oldukca yüz güldürücü sonuçlar alinabilmektedir. Basit horlamalarda radyofrekans yöntemi son dönemde popüler olarak uygulanmakta ve iyi seçilmis hastalarda oldukça yüz güldürücü sonuçlari izlenmektedir. Hastanin sikayetinin basit horlamami yoksa uykuda nefesin durmasiyla giden apne mi, apne ise derecesi saptanmalidir. Yapilacak endoskopik muayenede daralmalarin hangi bölgelerde yogunlastigi ve ne kadar etkili oldugu izlenir. Boyun, çene yapisi gibi solunum yolunda darlik yaratacak faktörler bütün bulgularla birlestirilerek hastaya bir tedavi plani hazirlanmalidir. Sonuçlara göre basit horlama sonucuna ulasilmissa bunun pozisyonla ilgisi arastirilmalidir. Sirt üstü pozisyonda horlamanin ve apnenin siddetlendigi bilinen bir gercektir. Sadece bu pozisyonda olusan bir horlamada sirta uygulanacak bir cep içine tenis topu koymak gibi basit bir önlemle bile oldukca yüz güldürücü sonuçlar alinabilmektedir. Basit horlamalarda radyofrekans yöntemi son dönemde popüler olarak uygulanmakta ve iyi seçilmis hastalarda oldukça yüz güldürücü sonuçlari izlenmektedir. Elektrik enerjisinin radyo dalgalari benzeri bir sekle dönüstürerek alani isitma ve sivi miktarini azaltarak hücre ölümü olmadan dokularin direncini artirma ve sertlesmesini saglama prensibiyle çalisir. Basit horlama ve hafif apnelerde agiz içi apareyler uygulanabilmektedir.Keza pillar implantlarda son yillarda horlamada alternatif yöntemlerdendir ve damaga silikon bazli sert materyal yerlestirilerek yumusak damagin direncini artirmak amacini tasir. Esas önemli konu agir apnede neler yapilmalidir konusudur. CPAP (sürekli pozitif basinçli hava) cihazlari bu konuda uygulanacak en efektif yöntemdir. Fakat kullanma sorunlari nedeniyle hastaya ilk önerilecek yöntem olmasina karsin hastanin yasi, yasadigi iklim, kisinin karakteri gibi birçok neden tercih de etken olmaktadir. Polisomnografik uyku tetkiki yapilmadan horlama ve apneye herhangi bir cerrahi girisim uygulamak en büyük hatanin baslangicini olusturmaktadir.Burun tikanikliklarinin giderilmesi de hastanin bu yönde bulgulari olsa dahi apnenin tedavisinde kendi tecrübelerimden çok etkili bir yöntem olmadigini düsünmekteyim.
Yine yaygin olarak uvula dedigimiz küçük dile yapilacak cerrahi girisimlerde ne horlama ne de apne için yarar saglamamaktadir.Küçük dilin uzun olmasinin horlama ve apnenin nedeni olmasindan ziyade daha çok sonucu oldugu,sonucu ortadan kaldirilmanin hastalik üzerinde dogal olarak herhangi etkisi olamayacagi asikardir.Son dönemlerde tikanmis solunum yollarini genisletici ve hava pasajini açmaya yönelik cerrahi girisimler oldukça basarili sonuçlar verebilmektedir.Bunlardan dil askisi ,troid,hyoid süspansiyon gibi yöntemler tekli veya çoklu olarak klinigimizde uygulanmaktadir.Yaptigimiz 50 ye yakin vakada, hastalarda bariz düzelmeler izlenmis bunlarin bir kismi da uyku testi ile kanitlanmistir.Operasyonda en önemli sorun olarak karsimiza çikan agri ,uyguladigimiz Thermal koogülatör yöntemiyle en aza indirebilmektedir.Iyilesme süreci yaklasik 1 hafta kadar sürmektedir.Hastalar operasyondan 2 gün sonra taburcu edilmekte ve ayaktan takip edilmektedir. Sonuç olarak gerek basit horlama gerekse uyku bozukluklari sikayetiyle gelen bir hastanin öyküsü tam olarak alinmali risk olusturabilecek faktörler (obezite, kisa kalin boyun,vs) gözlenmelidir.Hastalikta gözlerin öneminin büyük oldugunu düsünmekteyim.Uykuda solunum problemleri olan hastalarin genellikle yorgun kizarmis, canliligini yitirmis ve donuk olarak baktigi ve kolaylikla apneye dair ip ucu verebilmektedir .Yine boy ölçülmeli ve kilo tartilmali, beden kilo endeksi hesaplanmalidir.Muayeneye geçildiginde rutin bir KBB muayenesinin ardindan Fleksbl Larengoskopiyle müller manevrasi yapilarak daralmanin seviyesi bulunmaya çalisilmalidir.Uyku testi için randevu verilirken hastaya form seklinde tetkik gecesi nelere dikkat etmesi gerektigini belirten bir yazili metin verilir.Uyku sonucunun tahmini rapor süresi test öncesi bildirilmelidir.Uyku sonucu ile tekrar hekime gelen hastaya ideali, uyku testinin bilgisayar kaydi monitör üzerindeyken kisa bilgiler vererek yorumlamak en yararli yöntemdir. Amaci; kisiye matematiksel veriler herhangi bir anlam ifade etmedigi halde apnelerinin süreler, sikliklari, bu esnada EEG dalgalarinin degisikleri, uyaniklik dönemleri, hatta kamera kayitlarindan es zamanli gösterim, konu hakkinda hiç bir bilgisi olmayan hastaya hastaliginin önemini anlatmak konusunda çok etkili oldugunu bizzat görmekteyim. Tetkik sonucu basit horlama ise kilo verme basta olmak üzere alternatif yöntemler anlatilir. Pozisyona bagli olarak ortaya çikiyorsa (ki genellikle sirtüstüdür) Pijamasinin sirtina bir cep yaparak tenis topu yerlestirmek son derce etkilidir. Ayrica horlamayi artiracak alkol sedatif maddeler, sigara gibi aliskanliklarin negatif etkisi konusunda da bilgi verilmelidir. Radyofrekans yöntemi önerilecekse, islemin bir kaç seans uygulanabilecegi ve sadece basit horlamalarda etkili olabilecegi israrla belirtilmelidir. Son dönemlerde gerek televizyon gerekse medyanin pozitif etkisiyle apne hastaligi daha genis kitleler tarafindan bilinse de, hastalarin büyük kismi apnenin sagliklarini ne kadar çok etkileyen bir gizli düsman oldugunun malesef henüz farkinda degiller.'Benim horlamam var,esimle odalarimizi ayirdik' diyerek basvuran kisiye burnunuzda egrilik var,küçük diliniz uzamis kesersek geçer seklindeki yaklasimlar hekim bazinda da hastaligin yeterince algilanamadiginin bir göstergesidir. Sikayetler mutlaka ciddiye alinip bir uyku testi ile siniflandirilmalidir.Aksi takdirde uygulanan islemler ve dogal olarak sonucunda olusacak basarisizliklar hastada karamsarlik yaratmakta,hekimlere güven bunalimi yaratmaktadir.Keske yasantimizda her sey bu kadar kolay olsaydi!,Keske bu kadar çok risk faktörünün ortaya çikan uyku apnesi sendromu bu kadar kolay tedavi edilebilseydi.Agir apne sonucu çikmis bir uyku hastasina öncelikle bu sekilde hayatini devam ettirmesi sonucu olusabilecek riskler zaman siniri koymadan ve hastanin da soru-cevap seklinde konuya istirak etmesiyle aktarilmalidir.Kisinin apneyi ve zararlarini tam olarak anladigina emin olduktan sonra alternatif tedavi yöntemleri detayli olarak anlatilmalidir.CPAP’in bu konuda altin standart oldugu mutlaka belirtilmelidir ve hatta resimler esliginde neye benzedigi ,nasil kullanilacagi anlatilmalidir.Erkek hastalarin CPAP a yaklasimi daha çekimserken, bayan hastalarda daha ilimli bir yaklasim gözlemekteyim. Sonraki bir gecede kisiyi cihaz adaptasyonu için tekrar yatirmak ve kullanip kullanamayacagini anlamak ve kullanabilecekse basinç ayarlarini yapmak son derece yaralidir. CPAP kullanmayi reddeden hastalara uygulanabilecek operasyonlar hakkinda bilgi vermek, yaralari kadar çikabilecek olumsuzluklari da detayli anlatmak ve kisiyi yönlendirmeden karar vermesini saglamak gerekir.Her alanda oldugu gibi horlama ve apne konusunda da son birkaç yildir cerrahi yaklasimlarda da büyük yenilikler gündeme gelmekte ve hava yolunu genisletmeye yönelik cerrahilerde yeni teknikler bulunmaktadir.Bunlardan Lingual Süspansiyon (dil askisi), hyoid süspansiyon ve troid süspansiyon ülkemizde de son dönemlerde uygulanan yeni cerrahi yöntemlerdir.Klinigimizde de basariyla tarafimizdan uygulanmaktadir.Ayri ayri yapilabilecegi gibi tikanikligin derecesine ve hastanin yapisal durumuna uygun olarak kombine cerrahi girisim seklinde basariyla yapilmaktadir. Hastalarimiz genellikle sorunlarini ve tedavi sonucunda geldikleri noktayi diger hastalarla da paylasmaktan genellikle mutlu olmaktadirlar.Opere olacak hastada ayni süreçten geçen diger kisilerin bu süreç esnasinda yasadiklarini ögrenmekle motivasyonunu ve adaptasyonunu artirmakta hekimle daha çok is birligi içine girmekte,adeta ortak yapilan bir çalisma ortaya çikmaktadir, bu da basariyi getirmektedir.
Yine yaygin olarak uvula dedigimiz küçük dile yapilacak cerrahi girisimlerde ne horlama ne de apne için yarar saglamamaktadir.Küçük dilin uzun olmasinin horlama ve apnenin nedeni olmasindan ziyade daha çok sonucu oldugu,sonucu ortadan kaldirilmanin hastalik üzerinde dogal olarak herhangi etkisi olamayacagi asikardir.Son dönemlerde tikanmis solunum yollarini genisletici ve hava pasajini açmaya yönelik cerrahi girisimler oldukça basarili sonuçlar verebilmektedir.Bunlardan dil askisi ,troid,hyoid süspansiyon gibi yöntemler tekli veya çoklu olarak klinigimizde uygulanmaktadir.Yaptigimiz 50 ye yakin vakada, hastalarda bariz düzelmeler izlenmis bunlarin bir kismi da uyku testi ile kanitlanmistir.Operasyonda en önemli sorun olarak karsimiza çikan agri ,uyguladigimiz Thermal koogülatör yöntemiyle en aza indirebilmektedir.Iyilesme süreci yaklasik 1 hafta kadar sürmektedir.Hastalar operasyondan 2 gün sonra taburcu edilmekte ve ayaktan takip edilmektedir. Sonuç olarak gerek basit horlama gerekse uyku bozukluklari sikayetiyle gelen bir hastanin öyküsü tam olarak alinmali risk olusturabilecek faktörler (obezite, kisa kalin boyun,vs) gözlenmelidir.Hastalikta gözlerin öneminin büyük oldugunu düsünmekteyim.Uykuda solunum problemleri olan hastalarin genellikle yorgun kizarmis, canliligini yitirmis ve donuk olarak baktigi ve kolaylikla apneye dair ip ucu verebilmektedir .Yine boy ölçülmeli ve kilo tartilmali, beden kilo endeksi hesaplanmalidir.Muayeneye geçildiginde rutin bir KBB muayenesinin ardindan Fleksbl Larengoskopiyle müller manevrasi yapilarak daralmanin seviyesi bulunmaya çalisilmalidir.Uyku testi için randevu verilirken hastaya form seklinde tetkik gecesi nelere dikkat etmesi gerektigini belirten bir yazili metin verilir.Uyku sonucunun tahmini rapor süresi test öncesi bildirilmelidir.Uyku sonucu ile tekrar hekime gelen hastaya ideali, uyku testinin bilgisayar kaydi monitör üzerindeyken kisa bilgiler vererek yorumlamak en yararli yöntemdir. Amaci; kisiye matematiksel veriler herhangi bir anlam ifade etmedigi halde apnelerinin süreler, sikliklari, bu esnada EEG dalgalarinin degisikleri, uyaniklik dönemleri, hatta kamera kayitlarindan es zamanli gösterim, konu hakkinda hiç bir bilgisi olmayan hastaya hastaliginin önemini anlatmak konusunda çok etkili oldugunu bizzat görmekteyim. Tetkik sonucu basit horlama ise kilo verme basta olmak üzere alternatif yöntemler anlatilir. Pozisyona bagli olarak ortaya çikiyorsa (ki genellikle sirtüstüdür) Pijamasinin sirtina bir cep yaparak tenis topu yerlestirmek son derce etkilidir. Ayrica horlamayi artiracak alkol sedatif maddeler, sigara gibi aliskanliklarin negatif etkisi konusunda da bilgi verilmelidir. Radyofrekans yöntemi önerilecekse, islemin bir kaç seans uygulanabilecegi ve sadece basit horlamalarda etkili olabilecegi israrla belirtilmelidir. Son dönemlerde gerek televizyon gerekse medyanin pozitif etkisiyle apne hastaligi daha genis kitleler tarafindan bilinse de, hastalarin büyük kismi apnenin sagliklarini ne kadar çok etkileyen bir gizli düsman oldugunun malesef henüz farkinda degiller.'Benim horlamam var,esimle odalarimizi ayirdik' diyerek basvuran kisiye burnunuzda egrilik var,küçük diliniz uzamis kesersek geçer seklindeki yaklasimlar hekim bazinda da hastaligin yeterince algilanamadiginin bir göstergesidir. Sikayetler mutlaka ciddiye alinip bir uyku testi ile siniflandirilmalidir.Aksi takdirde uygulanan islemler ve dogal olarak sonucunda olusacak basarisizliklar hastada karamsarlik yaratmakta,hekimlere güven bunalimi yaratmaktadir.Keske yasantimizda her sey bu kadar kolay olsaydi!,Keske bu kadar çok risk faktörünün ortaya çikan uyku apnesi sendromu bu kadar kolay tedavi edilebilseydi.Agir apne sonucu çikmis bir uyku hastasina öncelikle bu sekilde hayatini devam ettirmesi sonucu olusabilecek riskler zaman siniri koymadan ve hastanin da soru-cevap seklinde konuya istirak etmesiyle aktarilmalidir.Kisinin apneyi ve zararlarini tam olarak anladigina emin olduktan sonra alternatif tedavi yöntemleri detayli olarak anlatilmalidir.CPAP’in bu konuda altin standart oldugu mutlaka belirtilmelidir ve hatta resimler esliginde neye benzedigi ,nasil kullanilacagi anlatilmalidir.Erkek hastalarin CPAP a yaklasimi daha çekimserken, bayan hastalarda daha ilimli bir yaklasim gözlemekteyim. Sonraki bir gecede kisiyi cihaz adaptasyonu için tekrar yatirmak ve kullanip kullanamayacagini anlamak ve kullanabilecekse basinç ayarlarini yapmak son derece yaralidir. CPAP kullanmayi reddeden hastalara uygulanabilecek operasyonlar hakkinda bilgi vermek, yaralari kadar çikabilecek olumsuzluklari da detayli anlatmak ve kisiyi yönlendirmeden karar vermesini saglamak gerekir.Her alanda oldugu gibi horlama ve apne konusunda da son birkaç yildir cerrahi yaklasimlarda da büyük yenilikler gündeme gelmekte ve hava yolunu genisletmeye yönelik cerrahilerde yeni teknikler bulunmaktadir.Bunlardan Lingual Süspansiyon (dil askisi), hyoid süspansiyon ve troid süspansiyon ülkemizde de son dönemlerde uygulanan yeni cerrahi yöntemlerdir.Klinigimizde de basariyla tarafimizdan uygulanmaktadir.Ayri ayri yapilabilecegi gibi tikanikligin derecesine ve hastanin yapisal durumuna uygun olarak kombine cerrahi girisim seklinde basariyla yapilmaktadir. Hastalarimiz genellikle sorunlarini ve tedavi sonucunda geldikleri noktayi diger hastalarla da paylasmaktan genellikle mutlu olmaktadirlar.Opere olacak hastada ayni süreçten geçen diger kisilerin bu süreç esnasinda yasadiklarini ögrenmekle motivasyonunu ve adaptasyonunu artirmakta hekimle daha çok is birligi içine girmekte,adeta ortak yapilan bir çalisma ortaya çikmaktadir, bu da basariyi getirmektedir.
uyku apnesi belirtileri
Tıbben ciddi kabul edilen uyku apnesinin toplum içindeki yaygınlığı yüksektir. Uyku apnesi her ne kadar erişkinlerde, erkeklerde, horlayanlarda, menopoza girmiş bayanlarda, yaşlılarda, ve kilolularda daha sık görülmekte ise de bu hastalık çocuklarda, genç bayanlarda ve zayıf insanlarda da tesbit edilmektedir. Kısaca uyku apnesi her yaşta görülebilen bir hastalıktır.Kadınların en az %2`sinde ve erkeklerin %4`ünde görülmektedir. Bu rakamlar hastalığın en az astım ve şeker hastalığı kadar yaygın olduğunu göstermektedir.Çoçuklarda uyku apnesi büyük bademciğe ve geniz etine bağlı olarak gözlenebilir. Ayrıca; ***** ve sigara bağımlılarında, yanlış uyku pozisyonu, aşırı kilolularda, alt çenesi gelişim geriliği gösterenlerde, boyun yüksekliği kısa olanlarda, alerji, anti histaminik, kas gevşetici veya sakinleştirici gibi ilaç kullananlarda da uyku apnesi görülme riski yüksektir.== Uyku apnesinin belirtileri == 2Uyku apnesi hayati sağlık sorunlara neden olabilen ciddi bir hastalık olsa da uyku apnesinin belirtilerini hastanın kendisinin farkedebilmesi oldukça zordur. Hasta genellikle uykudaki normal olmayan durumlardan, eşi veya yakınlarının farketmesiyle haberdar olur.Kaynak: cocukkbb
uyku apne tedavi
Horlama Ne Demektir: Uykuda solunum sırasında çıkan gürültülü ve rahatsız edici sese horlama denir. özellikle erişkinlerde çok sık görülür. Çocuklardaki horlamalar genellikle geniz etine bağlıdır ve ayrı bir kategoridir. Burada erişkin horlamaları anlatılacaktır. Erkeklerde ve şişmanlarda daha sık görülür ancak kadınlarda da sıktır. Kişiyi ve yanındaki kişileri rahatsız eden ve sosyal problemler ortaya çıkaran bir durumdur.
Uyku Apnesi Ne demektir: Uyku apnesi de genellikle horlayan kişilerde gürülür. Uyku sırasında solunumun belli bir süre (genelikle 20-30 sn) durmasıdır. Bu solunum durmasına apne denir. Uyku apnesi hastalığı olan kişilerde bu solunum durması ataklarının sayısı saatte 5 ila 30 arasında değişebilir. Hasta apneli dönemin ardından gürültülü bir şekilde nefes alarak ve çırpınmaya benzer bir beden hareketiyle tekrar nefes almaya ve horlamaya başlar. Bir süre sonra yeniden apne dönemi olur. Hasta genellikle apne döneminin sonunda uyanır ancak bunun farkına varmaz.
Horlama ve Uyku Apnesi Neden Oluşur: Üst solunum yollarındaki darlıklar bu problemlere neden olur. Bazen de kesin sebep bilinemez. Kilo fazlalığı olanlarda, kısa ve kalın boyunlularda daha sık görülür. bazen kullanılan ilaçlar ve yüzdeki anatomik bozukluklar horlama ve apne nedeni olabilmektedir. Darlık sebepleri şunlar olabilir:
-Burundaki et ya da kemik eğriliğinin yaptığı burun tıkanıklıkları
-Yumuşak damak ve küçük dildeki sarkmalar, uzamalar ve kas gevşemesi
-Dil kökü ve boğaz kaslarında gerginlik azalması, dil kökünde büyüme
-Bademciklerin ve çocuklarda geniz etinin ileri derecede büyük olması
Ne Gibi Zararları Vardır:Hastada eğer sadece horlama varsa bu daha çok sosyal bir olgudur. Kişinin beraber uyuduğu kişileri rahatsız eder ve iletişimini bozabilir. Horlama ayrıca uyku kalitesini de bozup dinlenmeyi azaltabilir. Eğer uyku apnesi de varsa bu tıbbi olarak da ciddi sorunlara yol açabilir. Apne sırasında kandaki karbondioksit miktarı arta ve oksijen miktarı düşer. Apne uzadıkça bu düşme ciddi derecelere varabilir. Kalbin dakikadaki atım sayısı düşer ve ritm bozulabilir. Bu durum kalp krizi ve kalbin durması ihtimalini arttırır.
Hasta her apne atağından sonra uyanır fakat farkına varmaz. Bu da uyku kalitesini bozar ve gündüz uyuklamalarına neden olur. Bu uyuklamalar çalışırken, başkasıyla konuşurken ve arab kullanırken görülebilir. Sosyal hayat bu şekilde de olumsuz etkilenir. Oksijen oranının düşmesiyle beraber beyin fonksiyonlarıda etkilenir ve hafıza kaybı, konsantrasyon eksikliği, dikkat toplayamama gibi durumlarda oluşur.
Muayenede Ne Görülür: Hasta görüldüğünde ilk dikkati çeken genellikle ya fazla kilo ya da kısa ve kalın boyundur. Bazen normal kilo ve boyunlu insanlarda da olur. Muayenede üst solunum yollarında darlık yapan durumlar tesbit edilebilir. Burunda kemik ya da et, damak ve küçük dilde sarkma, bademciklerin büyüklüğü, dil kökünde büyüme saptanabilir.
Teşhis Nasıl Konur: Teşhis genellikle hastanın veya eşinin anlattıklarıyla konur. Hastanın çıkardığı sesler ve solunumuyla ilgili problemleri eşi anlatır. Bu anlatılanlar ve muayene ile teşhis büyük ölçüde konur ancak yapılan bazı tetkikler de vardır. Rutin olarak yapılan kan tahlilleri, tansiyon ölçümü, kalp ve akciğer ile ilgili tetkiklerin yanısıra en fazla bilgiyi veren tetkik polisomnografi adı verilen inceleme yöntemidir. Polisomnografi de hasta uyku merkezinde bir gece yatırılır. Uyku sırasında izlenen hastada ayrıca kandaki karbondioksit ve oksijen seviyeleri, kalp ritmi ve EKG,beyin fonksiyonalrı ile ilgili olarak EEG, ağız ve burun hava akımının ölçülmesi gibi takiplerde yapılır. Bu tetkikle hastanın apnelerinin var olup olmadığı, ne sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü ve bunun genel vücut fonksiyonlarına etkisi belirlenmiş olur.
Nasıl Tedavi Edilir: Horlama ve uyku apnesinin tedavisi her zaman kolay değildir. Hem hastanın dikkat etmesi gereken konular hem de hekimin uygulayacağı tedavi yöntemleri vardır. Hastanın dikkat edeceği konular kabaca şunlardır:
-Mutlaka fazla kilolar verilmelidir. Fazla kilo uygulanacak diğer tedavilerinde etkisini olumsuz etkiler.
-Yatmadan önceki 3 saat içerisinde sakinleştirici ilaçları ve uyku ilaçlarını almamak gerekir.
-Yatmadan önceki saatlerde ağır yemek yememek ve alkol almamak gerekir.
-Sırt üstü yatmamak veya yüksek yastıkta yatmak gerekir.
-Çok yorgun olmak horlama ve apneyi arttırır.
Hekim tarafından uygulanaak tedaviler ise şunlardır:
Öncelikle üst solunum yolarında darlık yapan sebepler bulunursa bunlar tedavi edilmelidir. Burundaki et veya kemik ameliyatla düzletilebilir. Damak veya küçük dildeki sarkmalar yine ameliyatla düzeltilebilir. Damak veya küçük dile uygulanabilecek ameliyatlar direk olarak bıçak ile yapılabileceği gibi laser ya da son yıllarda daha fazla kullanılan radyofrekans ile uygulanabilir. Radyofrekans burundaki et büyümeleri içinde kullanılır. Laser tedavisi çok ağrılı olması ve sonuçlarının çok verimli olmaması nedeniyle giderek terkedilmektedir. Yüzün ve dilin anatomik yapılarının düzeltilmesiyle ilgili daha büyük ameliyatlarda vardır ancak bunlar nadiren uygulanır.
Ameliyata uygun olmayan veya ameliyatla iyi sonuç alınamayan hastalarda kullanılan ve başarı yüzdesi çok yüksek olan bir yöntem de CPAP adı verilen bir cihazın kullanılmasıdır. Bu cihaz uyku sırasında takılan bir maske ile basınçlı hava solunmasını sağlar. Bu basınçlı hava ile solunum yollarının uyku sırasında daralması önlenmiş olur. Nerdeyse bütün hastalar bu cihazdan fayda görür. CPAP'ın dezavantajları, bir maske takılmak zorunda kalınması, çok pahalı olması, cihazın çıkardığı gürültünün hastayı rahatsız etmesi sayılabilir.
Uyku Apnesi Ne demektir: Uyku apnesi de genellikle horlayan kişilerde gürülür. Uyku sırasında solunumun belli bir süre (genelikle 20-30 sn) durmasıdır. Bu solunum durmasına apne denir. Uyku apnesi hastalığı olan kişilerde bu solunum durması ataklarının sayısı saatte 5 ila 30 arasında değişebilir. Hasta apneli dönemin ardından gürültülü bir şekilde nefes alarak ve çırpınmaya benzer bir beden hareketiyle tekrar nefes almaya ve horlamaya başlar. Bir süre sonra yeniden apne dönemi olur. Hasta genellikle apne döneminin sonunda uyanır ancak bunun farkına varmaz.
Horlama ve Uyku Apnesi Neden Oluşur: Üst solunum yollarındaki darlıklar bu problemlere neden olur. Bazen de kesin sebep bilinemez. Kilo fazlalığı olanlarda, kısa ve kalın boyunlularda daha sık görülür. bazen kullanılan ilaçlar ve yüzdeki anatomik bozukluklar horlama ve apne nedeni olabilmektedir. Darlık sebepleri şunlar olabilir:
-Burundaki et ya da kemik eğriliğinin yaptığı burun tıkanıklıkları
-Yumuşak damak ve küçük dildeki sarkmalar, uzamalar ve kas gevşemesi
-Dil kökü ve boğaz kaslarında gerginlik azalması, dil kökünde büyüme
-Bademciklerin ve çocuklarda geniz etinin ileri derecede büyük olması
Ne Gibi Zararları Vardır:Hastada eğer sadece horlama varsa bu daha çok sosyal bir olgudur. Kişinin beraber uyuduğu kişileri rahatsız eder ve iletişimini bozabilir. Horlama ayrıca uyku kalitesini de bozup dinlenmeyi azaltabilir. Eğer uyku apnesi de varsa bu tıbbi olarak da ciddi sorunlara yol açabilir. Apne sırasında kandaki karbondioksit miktarı arta ve oksijen miktarı düşer. Apne uzadıkça bu düşme ciddi derecelere varabilir. Kalbin dakikadaki atım sayısı düşer ve ritm bozulabilir. Bu durum kalp krizi ve kalbin durması ihtimalini arttırır.
Hasta her apne atağından sonra uyanır fakat farkına varmaz. Bu da uyku kalitesini bozar ve gündüz uyuklamalarına neden olur. Bu uyuklamalar çalışırken, başkasıyla konuşurken ve arab kullanırken görülebilir. Sosyal hayat bu şekilde de olumsuz etkilenir. Oksijen oranının düşmesiyle beraber beyin fonksiyonlarıda etkilenir ve hafıza kaybı, konsantrasyon eksikliği, dikkat toplayamama gibi durumlarda oluşur.
Muayenede Ne Görülür: Hasta görüldüğünde ilk dikkati çeken genellikle ya fazla kilo ya da kısa ve kalın boyundur. Bazen normal kilo ve boyunlu insanlarda da olur. Muayenede üst solunum yollarında darlık yapan durumlar tesbit edilebilir. Burunda kemik ya da et, damak ve küçük dilde sarkma, bademciklerin büyüklüğü, dil kökünde büyüme saptanabilir.
Teşhis Nasıl Konur: Teşhis genellikle hastanın veya eşinin anlattıklarıyla konur. Hastanın çıkardığı sesler ve solunumuyla ilgili problemleri eşi anlatır. Bu anlatılanlar ve muayene ile teşhis büyük ölçüde konur ancak yapılan bazı tetkikler de vardır. Rutin olarak yapılan kan tahlilleri, tansiyon ölçümü, kalp ve akciğer ile ilgili tetkiklerin yanısıra en fazla bilgiyi veren tetkik polisomnografi adı verilen inceleme yöntemidir. Polisomnografi de hasta uyku merkezinde bir gece yatırılır. Uyku sırasında izlenen hastada ayrıca kandaki karbondioksit ve oksijen seviyeleri, kalp ritmi ve EKG,beyin fonksiyonalrı ile ilgili olarak EEG, ağız ve burun hava akımının ölçülmesi gibi takiplerde yapılır. Bu tetkikle hastanın apnelerinin var olup olmadığı, ne sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü ve bunun genel vücut fonksiyonlarına etkisi belirlenmiş olur.
Nasıl Tedavi Edilir: Horlama ve uyku apnesinin tedavisi her zaman kolay değildir. Hem hastanın dikkat etmesi gereken konular hem de hekimin uygulayacağı tedavi yöntemleri vardır. Hastanın dikkat edeceği konular kabaca şunlardır:
-Mutlaka fazla kilolar verilmelidir. Fazla kilo uygulanacak diğer tedavilerinde etkisini olumsuz etkiler.
-Yatmadan önceki 3 saat içerisinde sakinleştirici ilaçları ve uyku ilaçlarını almamak gerekir.
-Yatmadan önceki saatlerde ağır yemek yememek ve alkol almamak gerekir.
-Sırt üstü yatmamak veya yüksek yastıkta yatmak gerekir.
-Çok yorgun olmak horlama ve apneyi arttırır.
Hekim tarafından uygulanaak tedaviler ise şunlardır:
Öncelikle üst solunum yolarında darlık yapan sebepler bulunursa bunlar tedavi edilmelidir. Burundaki et veya kemik ameliyatla düzletilebilir. Damak veya küçük dildeki sarkmalar yine ameliyatla düzeltilebilir. Damak veya küçük dile uygulanabilecek ameliyatlar direk olarak bıçak ile yapılabileceği gibi laser ya da son yıllarda daha fazla kullanılan radyofrekans ile uygulanabilir. Radyofrekans burundaki et büyümeleri içinde kullanılır. Laser tedavisi çok ağrılı olması ve sonuçlarının çok verimli olmaması nedeniyle giderek terkedilmektedir. Yüzün ve dilin anatomik yapılarının düzeltilmesiyle ilgili daha büyük ameliyatlarda vardır ancak bunlar nadiren uygulanır.
Ameliyata uygun olmayan veya ameliyatla iyi sonuç alınamayan hastalarda kullanılan ve başarı yüzdesi çok yüksek olan bir yöntem de CPAP adı verilen bir cihazın kullanılmasıdır. Bu cihaz uyku sırasında takılan bir maske ile basınçlı hava solunmasını sağlar. Bu basınçlı hava ile solunum yollarının uyku sırasında daralması önlenmiş olur. Nerdeyse bütün hastalar bu cihazdan fayda görür. CPAP'ın dezavantajları, bir maske takılmak zorunda kalınması, çok pahalı olması, cihazın çıkardığı gürültünün hastayı rahatsız etmesi sayılabilir.
Uyku Apnesi tedavi yöntemleri
Uyku Apnesi nasıl tedavi edilir?Uyku apnesi çoğunlukla kendiliğinden düzelmez. Tedavisinde kullanılan bir çok yöntem vardır. Hava yolunu açmak için çeşitli araçlar kullanılabilir. Bazı durumlarda da ameliyatlarla tedavi daha iyi sonuçlar verir. Tıkayıcı tipte uyku apnesinde tedavi:Cerrahi tedavi
Uyku apnesinde cerrahi tedavilerin amacı hava yolunu kapatan dokuların alınması, küçültülmesi, veya gerginleştirilmesidir. Cerrahi tedavi seçenekleri şunlardır:UPPP / U3P / Uvulo Palato Pharyngo Plasty. Çoğunlukla genel anestezi altında yapılan ameliyatta damağın gevşek dokuları çıkartılır. Çoğu zaman bu işlemle birlikte bademcikler de alınır. Ameliyat sonrası 14-21 gün süren, düzenli ağrı kesici ilaç kullanımını gerektiren boğaz ağrısı meydana gelebilir. Bu sürede sulu ve yumuşak gıdalar tüketmeniz gerekir ve tam iyileşme genellikle 4-6 haftada tamamlanır. Bu ameliyat hafif ve orta dereceli uyku apnesinin cerrahi tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden birisidir. LPP / Lateral Pharyngo Plasty. Çoğunlukla genel anestezi altında yapılan ameliyatta bademcikler alınır, damağın gevşek dokuları yeniden şekillendirilir ve solunum havasının geçtiği alan yutak kaslarının vektörleri değiştirilerek üç boyutlu olarak genişletilir. Ameliyat sonrası 14-21 gün süren, düzenli ağrı kesici ilaç kullanımını gerektiren boğaz ağrısı meydana gelebilir. Bu sürede sulu ve yumuşak gıdalar tüketmeniz gerekir ve tam iyileşme genellikle 4-6 haftada tamamlanır. Bu ameliyat hafif ve orta dereceli uyku apnesinin cerrahi tedavisinde sık kullanılan bir diğer yöntemdir. Radyofrekans cerrahisi (RF). Uyku apnesinde çoğunlukla diğer cerrahi yöntemlere yardımcı olarak kullanılan ve lokal anestezi ile uygulanan bu işlemde yumuşak damağın gerginleştirilmek istenen bölgelerine ve gerekiyorsa dilin arka kısmına özel bir cihaz ile radyo dalgaları uygulanır. Radyo dalgalarının yumuşak damak dokusu ve dil içinde oluşturduğu etki zamanla damağın gerginleşmesini ve dil kökünün küçülmesini sağlar. Her uygulamada tedavi etkisinin ortaya çıkması için 6 hafta geçmesi gerekir ve çoğunlukla 2 ay aralıklarla olmak üzere 2 veya 3 uygulama gerekir. Uygulamalardan sonra birkaç gün süreyle hafif dereceli ağrı hissedilebilir. Dil kökünü öne çekmeye yönelik ameliyatlar. Bu ameliyatlar dil kökünün hava yolunu tıkadığı hastalarda, çoğunlukla boyundan ulaşılarak uygulanır ve dil kaslarının bağlı olduğu bir boyun kemiğini (hyoid kemik) gırtlak kıkırdağına veya çene kemiğine tespit edilerek öne çekilmesini sağlarlar.Trakeotomi. Bu cerrahi yöntem ancak diğer tedavi yöntemleri işe yaramadığında ve hayati tehdit oluşturacak derecede şiddetli uyku apnesinde kullanılır. Boyundan nefes borusuna açılan bir delik ve bunun içine yerleştirilen bir kanül aracılığıyla nefes alınması sağlanır. Gündüz kapatılabilen bu açıklık uyurken havanın tıkanan boğaz bölgesine uğramadan doğrudan nefes borusuna ulaşmasını sağlar. Diğer yardımcı cerrahiler. Burun bölmesi eğriliğinin (septum deviasyonu) düzeltilmesi, müzmin sinüzitin cerrahi tedavisi, büyük bademciklerin (tonsillektomi) ve varsa geniz etinin alınması (adenoidektomi), çene yapısında bozukluk varsa çene kemiklerinin pozisyonunu düzeltici cerrahiler uyku apnesini tedavi etmek amacıyla kullanılmaktadır. Diğer tedavi yöntemleriCPAP (Continuous Positive Airway Pressure). Uyku apnesi şiddetli derecede ise burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz (CPAP cihazı) ile uyumak yarar sağlar. Cihazın verdiği basınçlı havanın direncine karşı solunum yapmak hava yolunun açık tutulmasını sağlar. Diş aparatları. Dental aparatlar alt çeneyi ve buna bağlı olan dili öne çekerek hava yolunu açık tutmayı amaçlayan, sadece hafif dereceli apnede kullanılabilen protezlerdir. Bu protezlerin her gece uykuda ağıza takılması gerekir ve her hastanın diş kalıbı alınarak o hasta için özel olarak üretilirler. Merkezi uyku apnesinde tedavi:
Tedavi seçenekleri tıkayıcı tipte uyku apnesindekinden daha kısıtlıdır. Apneyle ilgili sağlık sorunlarının tedavisi . Merkezi uyku apnesinin muhtemel nedenleri arasında kalp, sinir sistemi ve kas hastalıkları bulunur. Bu hastalıkların tedavisi apnenin düzeltilmesinde de yararlı olabilir. Oksijen desteği. Uyku sırasında oksijen desteği merkezi uyku apnesinde yararlı olabilir. CPAP (Continuous Positive Airway Pressure). Aynı zamanda tıkayıcı tipte uyku apnesinde de kullanılan bu yöntem, burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz (CPAP cihazı) ile uyumayı gerektirir. Cihazın verdiği basınçlı havanın direncine karşı solunum yapmak hava yolunun açık tutulmasını sağlar. biPAP (bilevel Positive Airway Pressure). Hem nefes alırken, hem de verirken hava yoluna sabit bir basınç uygulayan CPAP cihazından farklı olarak biPAP cihazları nefes alma sırasında daha yüksek, verme sırasında ise daha düşük bir basınç sağlarlar. Bu tedavinin amacı, merkezi uyku apnesindeki zayıf nefes alma sorununu aşmaktır. CPAP gibi, burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz ile uyumayı gerektirir.
Uyku apnesinde cerrahi tedavilerin amacı hava yolunu kapatan dokuların alınması, küçültülmesi, veya gerginleştirilmesidir. Cerrahi tedavi seçenekleri şunlardır:UPPP / U3P / Uvulo Palato Pharyngo Plasty. Çoğunlukla genel anestezi altında yapılan ameliyatta damağın gevşek dokuları çıkartılır. Çoğu zaman bu işlemle birlikte bademcikler de alınır. Ameliyat sonrası 14-21 gün süren, düzenli ağrı kesici ilaç kullanımını gerektiren boğaz ağrısı meydana gelebilir. Bu sürede sulu ve yumuşak gıdalar tüketmeniz gerekir ve tam iyileşme genellikle 4-6 haftada tamamlanır. Bu ameliyat hafif ve orta dereceli uyku apnesinin cerrahi tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden birisidir. LPP / Lateral Pharyngo Plasty. Çoğunlukla genel anestezi altında yapılan ameliyatta bademcikler alınır, damağın gevşek dokuları yeniden şekillendirilir ve solunum havasının geçtiği alan yutak kaslarının vektörleri değiştirilerek üç boyutlu olarak genişletilir. Ameliyat sonrası 14-21 gün süren, düzenli ağrı kesici ilaç kullanımını gerektiren boğaz ağrısı meydana gelebilir. Bu sürede sulu ve yumuşak gıdalar tüketmeniz gerekir ve tam iyileşme genellikle 4-6 haftada tamamlanır. Bu ameliyat hafif ve orta dereceli uyku apnesinin cerrahi tedavisinde sık kullanılan bir diğer yöntemdir. Radyofrekans cerrahisi (RF). Uyku apnesinde çoğunlukla diğer cerrahi yöntemlere yardımcı olarak kullanılan ve lokal anestezi ile uygulanan bu işlemde yumuşak damağın gerginleştirilmek istenen bölgelerine ve gerekiyorsa dilin arka kısmına özel bir cihaz ile radyo dalgaları uygulanır. Radyo dalgalarının yumuşak damak dokusu ve dil içinde oluşturduğu etki zamanla damağın gerginleşmesini ve dil kökünün küçülmesini sağlar. Her uygulamada tedavi etkisinin ortaya çıkması için 6 hafta geçmesi gerekir ve çoğunlukla 2 ay aralıklarla olmak üzere 2 veya 3 uygulama gerekir. Uygulamalardan sonra birkaç gün süreyle hafif dereceli ağrı hissedilebilir. Dil kökünü öne çekmeye yönelik ameliyatlar. Bu ameliyatlar dil kökünün hava yolunu tıkadığı hastalarda, çoğunlukla boyundan ulaşılarak uygulanır ve dil kaslarının bağlı olduğu bir boyun kemiğini (hyoid kemik) gırtlak kıkırdağına veya çene kemiğine tespit edilerek öne çekilmesini sağlarlar.Trakeotomi. Bu cerrahi yöntem ancak diğer tedavi yöntemleri işe yaramadığında ve hayati tehdit oluşturacak derecede şiddetli uyku apnesinde kullanılır. Boyundan nefes borusuna açılan bir delik ve bunun içine yerleştirilen bir kanül aracılığıyla nefes alınması sağlanır. Gündüz kapatılabilen bu açıklık uyurken havanın tıkanan boğaz bölgesine uğramadan doğrudan nefes borusuna ulaşmasını sağlar. Diğer yardımcı cerrahiler. Burun bölmesi eğriliğinin (septum deviasyonu) düzeltilmesi, müzmin sinüzitin cerrahi tedavisi, büyük bademciklerin (tonsillektomi) ve varsa geniz etinin alınması (adenoidektomi), çene yapısında bozukluk varsa çene kemiklerinin pozisyonunu düzeltici cerrahiler uyku apnesini tedavi etmek amacıyla kullanılmaktadır. Diğer tedavi yöntemleriCPAP (Continuous Positive Airway Pressure). Uyku apnesi şiddetli derecede ise burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz (CPAP cihazı) ile uyumak yarar sağlar. Cihazın verdiği basınçlı havanın direncine karşı solunum yapmak hava yolunun açık tutulmasını sağlar. Diş aparatları. Dental aparatlar alt çeneyi ve buna bağlı olan dili öne çekerek hava yolunu açık tutmayı amaçlayan, sadece hafif dereceli apnede kullanılabilen protezlerdir. Bu protezlerin her gece uykuda ağıza takılması gerekir ve her hastanın diş kalıbı alınarak o hasta için özel olarak üretilirler. Merkezi uyku apnesinde tedavi:
Tedavi seçenekleri tıkayıcı tipte uyku apnesindekinden daha kısıtlıdır. Apneyle ilgili sağlık sorunlarının tedavisi . Merkezi uyku apnesinin muhtemel nedenleri arasında kalp, sinir sistemi ve kas hastalıkları bulunur. Bu hastalıkların tedavisi apnenin düzeltilmesinde de yararlı olabilir. Oksijen desteği. Uyku sırasında oksijen desteği merkezi uyku apnesinde yararlı olabilir. CPAP (Continuous Positive Airway Pressure). Aynı zamanda tıkayıcı tipte uyku apnesinde de kullanılan bu yöntem, burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz (CPAP cihazı) ile uyumayı gerektirir. Cihazın verdiği basınçlı havanın direncine karşı solunum yapmak hava yolunun açık tutulmasını sağlar. biPAP (bilevel Positive Airway Pressure). Hem nefes alırken, hem de verirken hava yoluna sabit bir basınç uygulayan CPAP cihazından farklı olarak biPAP cihazları nefes alma sırasında daha yüksek, verme sırasında ise daha düşük bir basınç sağlarlar. Bu tedavinin amacı, merkezi uyku apnesindeki zayıf nefes alma sorununu aşmaktır. CPAP gibi, burun üzerine yerleştirilen bir maske aracılığıyla basınçlı hava veren bir cihaz ile uyumayı gerektirir.
uyku apnesi tedavisi
Bazı insanlar neden horlar?
Horlama, üst hava yollarının kısmen tıkanması sonucu çıkan sestir. Alt hava yolları (Larinks, trakea, bronşlar) kıkırdak doku ile çevrelendiklerinden daima açık kalır, nefes alıp verme ile kapanmaz. Halbuki üst hava yollarında (burundan başlayıp, ağızdan larinkse kadar olan kısım) kıkırdak dokusu yoktur. Üst hava yollarının açık kalmasını sağlayan güç, ağız ve boğazdaki kasların kasılmasıdır.
Yalnız nefes alırken oluşan negatif basınç ile bu açıklık kapanmaya meyillidir.
Uyku sırasında hem yatış pozisyonundan hem de kasların uyanıkkenki hale göre daha gevşek olasından dolayı üst havayolları kısmen tıkanabilir. Nefes alırken hava kısmen tıkanmış hava yolları titreşir, horlama sırasındaki sese sebep olur. Horlama, havanın kısmen tıkalı hava yollarından geçerken oluştuğu sestir.
Horlamak tehlikeli midir?
Horlama sırasında çevreye verilen rahatsızlığı saymazsak, horlamak tehlikeli midir, sağlığa zararlı mıdır? Bununla ilgili yapılan araştırmalar net bir sonuca varabilmiş değil. Yalnız basit horlamanın çok önemli olmadığını söyleyebilirz. Eğer horlama, kan oksijen seviyesinin düşmesine sebep olacak kadar ileri boyutlara varırsa, ki buna uyku apnesi deniyor, o zaman farklı rahatsızlıklara yol açan tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
Uyku apnesi nedir?
Uyku apnesi, uyku sırasında oluşan solunum duraklamalarıdır. Yalnız bu hastalıkta sadece solunum durması değil, azalması (hipopne) de neden olabilir. Uyku apnesi iki nedenle olabilir; santral ve obstrüktif.
Santral(merkezi) nedenlle oluştuğunda solunum çabası yoktur.Yani beyin solunum kaslarını uyarmaz. Bu durum daha çok ilaç zehirlenmelerinde ve beyin hasarlarında olur ve uyku apnesinde tek başına bir neden olması çok nadirdir.
Obstrüktif (engelleyici) apnede ise soluk alma sırasında üst hava yollarında olan fiziksel bir engel vardır. Uyku apnesinin daha sık bir nedenidir. Bu durumda beyin vücuda nefes alması için emir verir, diyafram ve diğer solunum kasları bu emre cevap verir ama üst solunum yollarında bunu engelleyen bir bariyer vardır. Ağzın içinde sadece dil yoktur. Küçük dil, yumuşak damağın merkezinden aşağı doğru sarkan bir et parçası (uvula) vardır.
Bütün bu organların yerinde ve doğru olarak çalışmasını sağlayan, dilin ve küçük dilin tabanına yerleşmiş olan yumuşak damağın kasları gevşer ve sarkarak hava yolunu tıkar.
Bu durum, nefes almayı zorlaştırır ve solunumun gürültülü hale gelmesine sebep olur.
Solunum periyodik olarak durduğu zaman, bu hali dışarıdan dinleyen birisi horlamanın belirli aralıklarla kesildiğini duyar. Bu sırada kan oksijen seviyesi düşer, karbondioksit seviyesi artar. Kandaki bu değişimler beyindeki merkezleri uyararak uyanmayıı sağlar.
Uyku kesilince kişinin boyun kasları uyanıkken olduğu gibi normal kasılma gösterir. Hava yolu açılır ve hasta tekrar uykuya geçer.
Bütün bunlar çok kısa sürelerde yaşanır. Öyle ki, bu uyanmaları hasta sabahleyin hatırlamaz bile...
Bu nefes kesilme süresi bazen on saniye bazen de bir-iki dakika kadar olabilir. Bu soluksuz duraklamalar gece boyunda tekrarlanır. Sabaha dek elli yüz kez tekrar edenler bile vardır.
Uyku apnesini hazırlayıcı faktörler
Bu rahatsızlık özellikle metropollerde çok yaygınlaşmıştır. Bu rahatsızlıkta kişinin fizyolojik yapısının önemi olmakla birlikte, vücuttaki bağışıklık sisteminin bozulması, mide ilaçları, sinir ilaçları, ağrı kesiciler, antibiyotikler, anksiyeteler yani iç daralması iç burulması, kimyasal maddeler, hazır gıdalarda bulunan koruyucu maddeler vs de uyku apnesini hazırlayıcı faktörlerdir.
Örneğin fazla kilolu olanlarda olduğu söylenir. Oysa aynı şekilde köylerde ve kırsal alanlarda fazla kilolu olanlarda aynı rahatsızlığa rastlanmaz. Çünkü beslenme tabiidir, çevre kirliliği yoktur.
Çevre kirliliği, hava kirliliği deyip geçmemek lazım. Bütün bunlar burunda mukoza kalınlaşması meydana getiriyor. Farkında olmadan bir zaman sonra daralma oluyor. Hava akımı devamlı dengeli gelmediği için mekanik bir durum meydana geliyor. Kemikler eğriliyor. Yani oradaki fizyolojik mekanizma etkileniyor.
Vücuttaki diğer fiziki rahatsızlıklar vücudun dengesini bozmakta, beyne oksijen akışını aksatmaktadır.
Bu deveran normal olmadığı zaman, vücut hücresinin mesaj alış verişi normalde saniyede otuzbine yakın iken yirmi bine belki on bine düşüyor. O zaman ilgili yerlere gerektiğinde yeteri kadar mesaj iletilemiyor.
Bu aksama solunum sisteminde gerçekleşiyorsa, adına solunum sisteminde rahatsızlık diyoruz, başka bölgede etki ederse o bölgede rahatsızlık diyoruz.
İdeal solunum ve solunumu engelleyici faktörler
Burundan nefes almak, solunum için çok önemlidir. Hava burundan geçerken vücut ısısına göre ısınır, süzülür, toksik maddelerden arınır. Gerektiği kadar nemli olur.
Uyku apnesi rahatsızlığı olan birçok hastanın burnu tıkalı olduğu için ağızdan nefes alırlar.
O zaman ağızda kuruma başlar. Bu olaya vücut tepki gösterir ve küçük dil ve bademcikler daha da fazla büyür. Tabii burada dilin yapısı da önemli.
Dilin anatomik durumu pozisyonu, öne arkaya durumu çok önemlidir.
Toksik maddeler solunum kaslarının belirli şekilde belirli esneklikte kasılmasını engeller. Hava soluk borusundan rahatça geçemez. Bu yavaşlama bütün sistemi etkileyecek kadar önemlidir.
Solunumda yavaşlama veya duraksama olduğu zaman, beyne gerektiği kadar oksijen gitmez. Bu ise beyinde tahribat riskini oluşturur.
Yine alerjik ya da gizli alerjik bünyelerde reaksiyon sebebiyle küçük dil on santim kadar uzayabilir. Hatta öyle ki, nefes yolunu tamamıyla kapatabilir
Uyku apnesinin belirtileri nelerdir?
Gürültülü horlama
Apne nöbetleri sırasında horlamanın duraklaması, geçici sessizlik dönemkleri
Uykuda aşırı terleme
Sabah dinlenmeden kalkma, gün içinde yorgunluk hali, uyuklama
Sabah baş ağrıları, ağız kuruluğu
Kişilik değişiklikleri, konsantrasyon eksikliği
Cinsel isteksizlik, yetersizlik
Uyku apnesi çocuklarda da görülebilir. Horlama, horlamayı takiben derin iç çekmler görülebilir. Genelde boyun gergin, baş yukarı doğru yatar ve ağız açık kalır. Gece kabuslar görebilir. Daha önceden tuvalet eğitimini almış bir çocuk altını ıslatmaya başlayabilir. Sabah zor uyanır, ve gün içinde uykulu olur. İlginç olarak bazı çocuklarda ise uyku apnesi hiperaktiviteye ve davranış değişikliklerine neden olabilir. Uyku apnesi olan çocuklar gün içinde genelde ağızdan solur.
Uyku apnesinin nedenleri nelerdir?
Uyku dinlenme anıdır. Nasıl hareket etmezken çalışan otomobil rölanti halindeyse, insan vücudu da uykuda tıpkı bu halde olduğu gibi rölantiye geçer. Uykuda iken, solunumda kullanılan kaslarımız da dahil, vücuttaki bütün kaslar uyanık haldekinden daha fazla gevşer. Bu gevşeme kimilerinde çok daha fazla olur. Öyle ki solunum tehlikeye girer. Soluk borusu kapanmaya yüz tutar.
Bir kısım insanda ise kaslar, uykuda normal bir dereceye kadar gevşer, fakat boyun pasajı normalden daha dar olduğu için uykuda kapanma yine gerçekleşir.Bazı vakalarda da problem beynin uyku da solunumu kontrol eden kısmındadır. Beyin, solunumu kontrol eden kaslara gerekli emirleri göndermeyi unutuyor gibi gözükür.
Bu durum niye böyle oluyor denildiğinde, somut belirtileri temel alan geleneksel tıp, kesin bir belirtisi yoktur der. Ancak bu durumu etkileyen birçok faktör vardır. Kişinin çocukluğundan itibaren yaşadığı her hal bünyenin geleceğini etkilemektedir.
Örneğin,
Bünyede olan gizli alerji,
Karaciğerdeki enzim salgılanma bozukluğu,
Kulaklardaki arızalar,
Kalın bağırsağın durumu, kabızlık, şişkinlik, gaz gibi şikayetler,
Burun kemiklerinde deviasyon yani eğrilik,
Burunda polip olması,
Fazla kilolu olmak,
Küçük dilin normalden uzun olması, çenenin dar ve küçük olması
Solunum yollarında yaşanan birtakım problemler,
Aşırı stres, ve yorgunluk
Sigara, alkol, anti-depresan türü sakinleştirici ilaç kullanımı,
Ses tellerinde farklı sebeplerden dolayı oluşan ödem,
Toksik maddeler,
Çevre kirliliği, egzos dumanları vs.
Boyun rahatsızlıkları sebebiyle beyne giden oksijen azlığı, gibi bir çok faktör daha vardır.
Bir hatırlatma
Uyku apnesi şikayeti olanlara bazen, derinlemesine bir araştırma yapmadan deniliyor ki:
-Burunda deviasyon, yani kemik eğriliği var
-Burunda polip var
-Genizde et var
-Küçük dilin uzamışlığı var
-Ne yapacağız?
-Minik bir operasyonla (ameliyatla) hiçbir şey kalmayacak.
Hasta bu öneriyi kabul ediyor ve operasyon gerçekleşiyor. Sonuç?
Belirgin anatomik sebeplerden dolayı uyku apnesi sorunu olanlar büyük oranda rahatlıyor. Ama bazı hastalarda daha karışık bir tablo oluyor ve ameliyatla hiçbir şey değişmiyor. Yahut bir müddet rahatlama olsa da, çok geçmeden aynı rahatsızlık tekrar ortaya çıkıyor?
Eğer minik ameliyatlarla bu konuda gerçekten % 100 başarı elde edilebilseydi, sağlıkta gelişmiş Amerika gibi İngiltere gibi birçok ülkede, bu tür sorunlar tamamen ortadan kalkmış olurdu.
Oysa dünyanın her yerinde uyku apnesi henüz kesin çözümü olmayan rahatsızlıklar arasındadır.
Neden?
Çünkü anatomik yapısal bozukluk haricinde bu tür vakalar bazen sonuçtur. Sebebini ortadan kaldırmadan sonuca nasıl çözüm bulunabilir ki?
Kişiden kişiye fark vardır...
Klinik tecrübelerimizde yüzlerce vakada şunu gördük;
Kişinin burnunda et olabilir, kemik eğriliği yani deviasyon olabilir, küçük dil daha uzun olabilir. Ama kişinin diğer organları iyi olabilir. Sağlığı yerinde olabilir. Örneğin kişi,
Sigara içmez, alkol kullanmaz.
Sindirim sistemi iyi çalışıyor ve kabızlık çekmiyordur.
Karaciğeri düzenli çalışıyordur.
Akşamları yemeklerini hafif yer.
Kendini fazla yormaz.
Tabi gıdalarla ekolojik beslenme sağlar
Bu kişide uyku apnesi rahatsızlığı gözükmez.
Bunun aksine, örneğin kişide;
Burunda kemik eğriliği yoktur. Damakta polip yoktur. Genizde et yoktur ama uyku apnesinden şikayetçidir. Çünkü bu kişide boyun fıtığı, kabızlık, hazımsızlık, kulakta uğultu, çınlama, yüksek tansiyon vs varsa hasta yine horlama, ve uyku apnesi söz konusu olabilir.
Maraş Akupunktur olarak biz, herhangi bir sebepten dolayı bize gelen hastayı tedaviye aldığımızda, hastamız ya da yakını bir zaman sonra şunu söylüyor:
-Doktor bey, eşimin horultusu azaldı, kesildi. Nefes alma esnasındaki nefessizlik nöbetlerinde azalma oldu.
Uyku apnesine bağlı rahatsızlıklar...
Yüksek tansiyon:Uyku apnesi olan hastaların çoğunda yüksek tansiyon da var. Uyku apnesi yüksek tansiyon için tek başına bağımsız bir risk faktörüdür.
İnsülin direnci: Bu hastalar diyabet geliştirmeye daha yatkındırlar.
Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksek
Pulmoner hipertansiyon: Bu hastalarda akciğer damarlarında da yüksek basınç olabilir.
Depresyon
Nasıl teşhis edilir?
Hastaya tüm gece uyku tetkiki yapılır. Bu tetkik sayesinde;
Beyne ulaşan mesaj dalgalarının durumu,
Dil, damak, göğüs, diyafram, boyun ve çevre kaslarındaki gerilim oranı,
Gözün hareketlerindeki değişiklik,
Uyanıkken yapılan solunuma göre uykudaki solunum hareketleri,
Kandaki oksijen düzeyi,
Horlama derecesi ölçülerek toplam verilere göre hastaya teşhis konur.
Tedavi
Sigara, içki, çeşitli uyku hapları ve sakinleştiriciler, kasların gevşemesini artırır, hava yolunun daha da kapanmasına sebep olabilirler. Bunları bırakmak kimi zaman yeterli olabilir. Ayrıca fazla kilosu olanların kilo vermesi de etkili olacaktır.
Uyku apnesi olanlarda kullanılan standart tedavi CPAP'tır (continous positive airway pressure). Bir maskeyle hastaya devamlı olarak basınçlı hava verilir. Bu sayede havayolunun kapanmasını engeller. Etkin bir tedavi metodudur. Havayolunun devamını sağlayarak uyku sırasında kan oksijenini normal seviylerde tutar.
Cerrahi tedaviler
Tedavide ilk seçim değildir. CPAP'ın başarısız olduğu durumlarda kullanılabilir.
Ameliyatla üst hava yolunu tıkayan bariyerler alınabilir. Farklı tipleri vardır ve yapılacak ameliyat hastaya özgüdür.
Akupunktur ve uyku apnesi tedavisi
Uyku apnesi tedavisinde de akupunktur, bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır.
Çünkü; bir kez daha belirtelim ki, akupunktur vücudu bir bütün olarak tedavi eder, yeniler
Vücuttaki bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.
Vücuttaki bağ dokularını kuvvetlendirir.
Vücuttaki kas dokularını kuvvetlendirir.
Kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,
Vücuttaki ağrıların giderilmesinde oldukça etkilidir.
Sindirim sistemini düzenler.
Şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırır.
Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.
İmmün (bağışıklık) sistemini dengeler,
Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik gibi durumları ortadan kaldırır.
Strese karşı dayanıklılık kazandırır,
Bel ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi eder. Bu sayede beyne normal kan ve oksijen gitmesini sağlar.
Akciğerlerin daha iyi çalışmasını sağlar.
Kalp daha rahat çalışır, kanı daha iyi pompalar.
Damarların iç cidarlarındaki tahribatı ve pıhtılaşmayı azaltır.
Hastanın kolesterol seviyesini düşürür.
Vücudun enerji dağılım dengesini yerine getirir,
Ödem çözücü özelliğiyle damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.
Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikayet ortadan kalkmış olur.
Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.
Horlama, üst hava yollarının kısmen tıkanması sonucu çıkan sestir. Alt hava yolları (Larinks, trakea, bronşlar) kıkırdak doku ile çevrelendiklerinden daima açık kalır, nefes alıp verme ile kapanmaz. Halbuki üst hava yollarında (burundan başlayıp, ağızdan larinkse kadar olan kısım) kıkırdak dokusu yoktur. Üst hava yollarının açık kalmasını sağlayan güç, ağız ve boğazdaki kasların kasılmasıdır.
Yalnız nefes alırken oluşan negatif basınç ile bu açıklık kapanmaya meyillidir.
Uyku sırasında hem yatış pozisyonundan hem de kasların uyanıkkenki hale göre daha gevşek olasından dolayı üst havayolları kısmen tıkanabilir. Nefes alırken hava kısmen tıkanmış hava yolları titreşir, horlama sırasındaki sese sebep olur. Horlama, havanın kısmen tıkalı hava yollarından geçerken oluştuğu sestir.
Horlamak tehlikeli midir?
Horlama sırasında çevreye verilen rahatsızlığı saymazsak, horlamak tehlikeli midir, sağlığa zararlı mıdır? Bununla ilgili yapılan araştırmalar net bir sonuca varabilmiş değil. Yalnız basit horlamanın çok önemli olmadığını söyleyebilirz. Eğer horlama, kan oksijen seviyesinin düşmesine sebep olacak kadar ileri boyutlara varırsa, ki buna uyku apnesi deniyor, o zaman farklı rahatsızlıklara yol açan tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
Uyku apnesi nedir?
Uyku apnesi, uyku sırasında oluşan solunum duraklamalarıdır. Yalnız bu hastalıkta sadece solunum durması değil, azalması (hipopne) de neden olabilir. Uyku apnesi iki nedenle olabilir; santral ve obstrüktif.
Santral(merkezi) nedenlle oluştuğunda solunum çabası yoktur.Yani beyin solunum kaslarını uyarmaz. Bu durum daha çok ilaç zehirlenmelerinde ve beyin hasarlarında olur ve uyku apnesinde tek başına bir neden olması çok nadirdir.
Obstrüktif (engelleyici) apnede ise soluk alma sırasında üst hava yollarında olan fiziksel bir engel vardır. Uyku apnesinin daha sık bir nedenidir. Bu durumda beyin vücuda nefes alması için emir verir, diyafram ve diğer solunum kasları bu emre cevap verir ama üst solunum yollarında bunu engelleyen bir bariyer vardır. Ağzın içinde sadece dil yoktur. Küçük dil, yumuşak damağın merkezinden aşağı doğru sarkan bir et parçası (uvula) vardır.
Bütün bu organların yerinde ve doğru olarak çalışmasını sağlayan, dilin ve küçük dilin tabanına yerleşmiş olan yumuşak damağın kasları gevşer ve sarkarak hava yolunu tıkar.
Bu durum, nefes almayı zorlaştırır ve solunumun gürültülü hale gelmesine sebep olur.
Solunum periyodik olarak durduğu zaman, bu hali dışarıdan dinleyen birisi horlamanın belirli aralıklarla kesildiğini duyar. Bu sırada kan oksijen seviyesi düşer, karbondioksit seviyesi artar. Kandaki bu değişimler beyindeki merkezleri uyararak uyanmayıı sağlar.
Uyku kesilince kişinin boyun kasları uyanıkken olduğu gibi normal kasılma gösterir. Hava yolu açılır ve hasta tekrar uykuya geçer.
Bütün bunlar çok kısa sürelerde yaşanır. Öyle ki, bu uyanmaları hasta sabahleyin hatırlamaz bile...
Bu nefes kesilme süresi bazen on saniye bazen de bir-iki dakika kadar olabilir. Bu soluksuz duraklamalar gece boyunda tekrarlanır. Sabaha dek elli yüz kez tekrar edenler bile vardır.
Uyku apnesini hazırlayıcı faktörler
Bu rahatsızlık özellikle metropollerde çok yaygınlaşmıştır. Bu rahatsızlıkta kişinin fizyolojik yapısının önemi olmakla birlikte, vücuttaki bağışıklık sisteminin bozulması, mide ilaçları, sinir ilaçları, ağrı kesiciler, antibiyotikler, anksiyeteler yani iç daralması iç burulması, kimyasal maddeler, hazır gıdalarda bulunan koruyucu maddeler vs de uyku apnesini hazırlayıcı faktörlerdir.
Örneğin fazla kilolu olanlarda olduğu söylenir. Oysa aynı şekilde köylerde ve kırsal alanlarda fazla kilolu olanlarda aynı rahatsızlığa rastlanmaz. Çünkü beslenme tabiidir, çevre kirliliği yoktur.
Çevre kirliliği, hava kirliliği deyip geçmemek lazım. Bütün bunlar burunda mukoza kalınlaşması meydana getiriyor. Farkında olmadan bir zaman sonra daralma oluyor. Hava akımı devamlı dengeli gelmediği için mekanik bir durum meydana geliyor. Kemikler eğriliyor. Yani oradaki fizyolojik mekanizma etkileniyor.
Vücuttaki diğer fiziki rahatsızlıklar vücudun dengesini bozmakta, beyne oksijen akışını aksatmaktadır.
Bu deveran normal olmadığı zaman, vücut hücresinin mesaj alış verişi normalde saniyede otuzbine yakın iken yirmi bine belki on bine düşüyor. O zaman ilgili yerlere gerektiğinde yeteri kadar mesaj iletilemiyor.
Bu aksama solunum sisteminde gerçekleşiyorsa, adına solunum sisteminde rahatsızlık diyoruz, başka bölgede etki ederse o bölgede rahatsızlık diyoruz.
İdeal solunum ve solunumu engelleyici faktörler
Burundan nefes almak, solunum için çok önemlidir. Hava burundan geçerken vücut ısısına göre ısınır, süzülür, toksik maddelerden arınır. Gerektiği kadar nemli olur.
Uyku apnesi rahatsızlığı olan birçok hastanın burnu tıkalı olduğu için ağızdan nefes alırlar.
O zaman ağızda kuruma başlar. Bu olaya vücut tepki gösterir ve küçük dil ve bademcikler daha da fazla büyür. Tabii burada dilin yapısı da önemli.
Dilin anatomik durumu pozisyonu, öne arkaya durumu çok önemlidir.
Toksik maddeler solunum kaslarının belirli şekilde belirli esneklikte kasılmasını engeller. Hava soluk borusundan rahatça geçemez. Bu yavaşlama bütün sistemi etkileyecek kadar önemlidir.
Solunumda yavaşlama veya duraksama olduğu zaman, beyne gerektiği kadar oksijen gitmez. Bu ise beyinde tahribat riskini oluşturur.
Yine alerjik ya da gizli alerjik bünyelerde reaksiyon sebebiyle küçük dil on santim kadar uzayabilir. Hatta öyle ki, nefes yolunu tamamıyla kapatabilir
Uyku apnesinin belirtileri nelerdir?
Gürültülü horlama
Apne nöbetleri sırasında horlamanın duraklaması, geçici sessizlik dönemkleri
Uykuda aşırı terleme
Sabah dinlenmeden kalkma, gün içinde yorgunluk hali, uyuklama
Sabah baş ağrıları, ağız kuruluğu
Kişilik değişiklikleri, konsantrasyon eksikliği
Cinsel isteksizlik, yetersizlik
Uyku apnesi çocuklarda da görülebilir. Horlama, horlamayı takiben derin iç çekmler görülebilir. Genelde boyun gergin, baş yukarı doğru yatar ve ağız açık kalır. Gece kabuslar görebilir. Daha önceden tuvalet eğitimini almış bir çocuk altını ıslatmaya başlayabilir. Sabah zor uyanır, ve gün içinde uykulu olur. İlginç olarak bazı çocuklarda ise uyku apnesi hiperaktiviteye ve davranış değişikliklerine neden olabilir. Uyku apnesi olan çocuklar gün içinde genelde ağızdan solur.
Uyku apnesinin nedenleri nelerdir?
Uyku dinlenme anıdır. Nasıl hareket etmezken çalışan otomobil rölanti halindeyse, insan vücudu da uykuda tıpkı bu halde olduğu gibi rölantiye geçer. Uykuda iken, solunumda kullanılan kaslarımız da dahil, vücuttaki bütün kaslar uyanık haldekinden daha fazla gevşer. Bu gevşeme kimilerinde çok daha fazla olur. Öyle ki solunum tehlikeye girer. Soluk borusu kapanmaya yüz tutar.
Bir kısım insanda ise kaslar, uykuda normal bir dereceye kadar gevşer, fakat boyun pasajı normalden daha dar olduğu için uykuda kapanma yine gerçekleşir.Bazı vakalarda da problem beynin uyku da solunumu kontrol eden kısmındadır. Beyin, solunumu kontrol eden kaslara gerekli emirleri göndermeyi unutuyor gibi gözükür.
Bu durum niye böyle oluyor denildiğinde, somut belirtileri temel alan geleneksel tıp, kesin bir belirtisi yoktur der. Ancak bu durumu etkileyen birçok faktör vardır. Kişinin çocukluğundan itibaren yaşadığı her hal bünyenin geleceğini etkilemektedir.
Örneğin,
Bünyede olan gizli alerji,
Karaciğerdeki enzim salgılanma bozukluğu,
Kulaklardaki arızalar,
Kalın bağırsağın durumu, kabızlık, şişkinlik, gaz gibi şikayetler,
Burun kemiklerinde deviasyon yani eğrilik,
Burunda polip olması,
Fazla kilolu olmak,
Küçük dilin normalden uzun olması, çenenin dar ve küçük olması
Solunum yollarında yaşanan birtakım problemler,
Aşırı stres, ve yorgunluk
Sigara, alkol, anti-depresan türü sakinleştirici ilaç kullanımı,
Ses tellerinde farklı sebeplerden dolayı oluşan ödem,
Toksik maddeler,
Çevre kirliliği, egzos dumanları vs.
Boyun rahatsızlıkları sebebiyle beyne giden oksijen azlığı, gibi bir çok faktör daha vardır.
Bir hatırlatma
Uyku apnesi şikayeti olanlara bazen, derinlemesine bir araştırma yapmadan deniliyor ki:
-Burunda deviasyon, yani kemik eğriliği var
-Burunda polip var
-Genizde et var
-Küçük dilin uzamışlığı var
-Ne yapacağız?
-Minik bir operasyonla (ameliyatla) hiçbir şey kalmayacak.
Hasta bu öneriyi kabul ediyor ve operasyon gerçekleşiyor. Sonuç?
Belirgin anatomik sebeplerden dolayı uyku apnesi sorunu olanlar büyük oranda rahatlıyor. Ama bazı hastalarda daha karışık bir tablo oluyor ve ameliyatla hiçbir şey değişmiyor. Yahut bir müddet rahatlama olsa da, çok geçmeden aynı rahatsızlık tekrar ortaya çıkıyor?
Eğer minik ameliyatlarla bu konuda gerçekten % 100 başarı elde edilebilseydi, sağlıkta gelişmiş Amerika gibi İngiltere gibi birçok ülkede, bu tür sorunlar tamamen ortadan kalkmış olurdu.
Oysa dünyanın her yerinde uyku apnesi henüz kesin çözümü olmayan rahatsızlıklar arasındadır.
Neden?
Çünkü anatomik yapısal bozukluk haricinde bu tür vakalar bazen sonuçtur. Sebebini ortadan kaldırmadan sonuca nasıl çözüm bulunabilir ki?
Kişiden kişiye fark vardır...
Klinik tecrübelerimizde yüzlerce vakada şunu gördük;
Kişinin burnunda et olabilir, kemik eğriliği yani deviasyon olabilir, küçük dil daha uzun olabilir. Ama kişinin diğer organları iyi olabilir. Sağlığı yerinde olabilir. Örneğin kişi,
Sigara içmez, alkol kullanmaz.
Sindirim sistemi iyi çalışıyor ve kabızlık çekmiyordur.
Karaciğeri düzenli çalışıyordur.
Akşamları yemeklerini hafif yer.
Kendini fazla yormaz.
Tabi gıdalarla ekolojik beslenme sağlar
Bu kişide uyku apnesi rahatsızlığı gözükmez.
Bunun aksine, örneğin kişide;
Burunda kemik eğriliği yoktur. Damakta polip yoktur. Genizde et yoktur ama uyku apnesinden şikayetçidir. Çünkü bu kişide boyun fıtığı, kabızlık, hazımsızlık, kulakta uğultu, çınlama, yüksek tansiyon vs varsa hasta yine horlama, ve uyku apnesi söz konusu olabilir.
Maraş Akupunktur olarak biz, herhangi bir sebepten dolayı bize gelen hastayı tedaviye aldığımızda, hastamız ya da yakını bir zaman sonra şunu söylüyor:
-Doktor bey, eşimin horultusu azaldı, kesildi. Nefes alma esnasındaki nefessizlik nöbetlerinde azalma oldu.
Uyku apnesine bağlı rahatsızlıklar...
Yüksek tansiyon:Uyku apnesi olan hastaların çoğunda yüksek tansiyon da var. Uyku apnesi yüksek tansiyon için tek başına bağımsız bir risk faktörüdür.
İnsülin direnci: Bu hastalar diyabet geliştirmeye daha yatkındırlar.
Felç ve kalp krizi oranları bu hastalarda daha yüksek
Pulmoner hipertansiyon: Bu hastalarda akciğer damarlarında da yüksek basınç olabilir.
Depresyon
Nasıl teşhis edilir?
Hastaya tüm gece uyku tetkiki yapılır. Bu tetkik sayesinde;
Beyne ulaşan mesaj dalgalarının durumu,
Dil, damak, göğüs, diyafram, boyun ve çevre kaslarındaki gerilim oranı,
Gözün hareketlerindeki değişiklik,
Uyanıkken yapılan solunuma göre uykudaki solunum hareketleri,
Kandaki oksijen düzeyi,
Horlama derecesi ölçülerek toplam verilere göre hastaya teşhis konur.
Tedavi
Sigara, içki, çeşitli uyku hapları ve sakinleştiriciler, kasların gevşemesini artırır, hava yolunun daha da kapanmasına sebep olabilirler. Bunları bırakmak kimi zaman yeterli olabilir. Ayrıca fazla kilosu olanların kilo vermesi de etkili olacaktır.
Uyku apnesi olanlarda kullanılan standart tedavi CPAP'tır (continous positive airway pressure). Bir maskeyle hastaya devamlı olarak basınçlı hava verilir. Bu sayede havayolunun kapanmasını engeller. Etkin bir tedavi metodudur. Havayolunun devamını sağlayarak uyku sırasında kan oksijenini normal seviylerde tutar.
Cerrahi tedaviler
Tedavide ilk seçim değildir. CPAP'ın başarısız olduğu durumlarda kullanılabilir.
Ameliyatla üst hava yolunu tıkayan bariyerler alınabilir. Farklı tipleri vardır ve yapılacak ameliyat hastaya özgüdür.
Akupunktur ve uyku apnesi tedavisi
Uyku apnesi tedavisinde de akupunktur, bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır.
Çünkü; bir kez daha belirtelim ki, akupunktur vücudu bir bütün olarak tedavi eder, yeniler
Vücuttaki bütün hücrelerde tamir bakım ve onarım faaliyetini başlatır.
Vücuttaki bağ dokularını kuvvetlendirir.
Vücuttaki kas dokularını kuvvetlendirir.
Kan alması gereken tüm dokuların kanlanmasına sebep olur,
Vücuttaki ağrıların giderilmesinde oldukça etkilidir.
Sindirim sistemini düzenler.
Şişkinlik, gaz, ekşime, kabızlık gibi birçok rahatsızlığı ortadan kaldırır.
Bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.
İmmün (bağışıklık) sistemini dengeler,
Uykusuzluk, sabah yorgunluğu, halsizlik gibi durumları ortadan kaldırır.
Strese karşı dayanıklılık kazandırır,
Bel ve boyundaki yapısal bozukluğu tedavi eder. Bu sayede beyne normal kan ve oksijen gitmesini sağlar.
Akciğerlerin daha iyi çalışmasını sağlar.
Kalp daha rahat çalışır, kanı daha iyi pompalar.
Damarların iç cidarlarındaki tahribatı ve pıhtılaşmayı azaltır.
Hastanın kolesterol seviyesini düşürür.
Vücudun enerji dağılım dengesini yerine getirir,
Ödem çözücü özelliğiyle damarlar ve sinirlere yapılan baskıyı önler.
Rahatlayan sinirler sebebiyle ağrı ve şikayet ortadan kalkmış olur.
Vücudu zindeleştirir, gençleştirir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)